Ertesi gün sınıfa girdiğimizde Oğulcan asla kafasını yerden kaldırmıyordu ve bu benim canımı çok sıkıyordu. "Ya şuna bakın ya kafasını da kaldıramazmış. Kıyamam ya ben sana." dedi ve güldü Harika. Bu kızdan da nefret ediyordum. "Senin o iğrenç yüzüne bakmak istemediği için kaldırmıyor. Midesi kötü oluyor kusura bakma." dediğimde göz devirdi ve önüne döndü.
Sınıftan içeri gülüşerek muhteşem üçlü girdi. Kızılla gözgöze geldik ve kafamı çevirdim. Dün karar vermiştim kendimi kullandırtmayacaktım. Evet seviyordum ama bu kadardı bundan sonra.
"Bu varoşlar yine gelmiş kanka. Ne anladık biz bu işten?" diye sordu Tolga. Ayağı kalktım ve yakasından tutup kafayı geçirdim o aptal suratına. Birkaç kişi ayırmaya çalışırken hoca içeri girdi ve ayrıldık. "Ne oluyor burada?" diye sordu. "Hocam bu vahşi şey Tolgaya kafa attı." dedi Harika ve hoca beni müdüre götürmek için kolumdan tuttu. Sınıftan çıkmadan arkama baktığımda Kızılla gözgöze geldim, bu sefer alaycı bakışları yoktu. Kafamı çevirdim ve sınıftan çıktık.
Müdür beni bir güzel azarladı ve odadan çıktım. Çıktığımda bizimkiler kapının önünde beni bekliyordu. "Ömer lütfen kötü haber verme." dedi Asiye ve sarıldı. "Bir şey olmadı canım. Azarladı işte." "Ay şükür. Vallahi korktuk ha." dedi Aybike ve kantine inmek için yürümeye başladık.
Telefonuma bildirim geldiğinde açtım. Kızıl beni spor salonunda beklediğini söylemişti. Bizimkilere lavaboya gideceğimi söyleyip yanlarından ayrıldım. Salona geldiğimde Kızıl basketbol topunu sektiriyordu. "Ne istiyorsun?" diye sorduğumda arkasını döndü ve "küs müyüz yoksa Ömercik?" diye sordu. Göz devirdim. "Söyle ne söyleyeceksen işim var. Seninle uğraşamam." dediğimde gülümsedi ve bana yaklaştı. "Çok ayıp. Hani sen bana aşıktın, bu kadar mıydı yani?" diye sordu eğlenerek. "Benimle ilgili, seni ilgilendirmiyor. En başından beri." dediğimde kafa salladı. "Zeki çocuksun. Neyse bizim bir iddia vardı ya tatlım. Ben onun için çağırmıştım seni." Hala iddia diyor ya. Kafayı yedirtecekti bana. "İste hadi. Sana ayırcak çok vaktim yok." dediğimde inanmamış gibi güldü. Sıfır ciddiyet vardı bu çocukta anasını satayım. "Ne istersem yapacaktın. Umarım unutmamışsındır." dediğinde bakışlarından bile fena bir şeyin geleceğini anlamıştım ama geri adım atmayacatım.
Kafa salladım ve ben de ona biraz daha yaklaştım. "Sınıf grubuna Süsenden çok hoşlandığını ama onun sana yüz vermediğini yazacaksın." dediğinde şaşırdım. Ne alakaydı şimdi bu. "Neden, neden böyle bir şey yapmamı istiyorsun?" "Sorgulama hakkın yok. Dediğimi yap tatlım." dedi ve spor salonundan çıkıp gitti. Beni aptal düşüncelerle başbaşa bıraktı. Yine bir adım öndeydi ama karar vermiştim, yapacaktım.
Oğulcan haklıydı. Okul bittiğinde eve gitmek için otobüs durağında bekliyorduk ve benim kafam çok karışıktı. Hem Süsen'den hoşlandığımı yazacaktım hem de benim için çok zor olacak bir şey yapacaktım. Kızıl ve o aptal arkadaşlarına aşırı sinirliydim ama onunla aramızda biraz da olsa duygusal bağ oluştuğunu düşünmüştüm.
Evet ona aşıktım ama bu beni kullanmasına izin vereceğim demek değildi. Artık benim de harekete geçmem gerekiyordu ve kararlıydım, yapacaktım. Eve vardığımızda abime selam verip odama geçtim. Akşam yemeğine katılmayacağımı da söylemiştim. Abim nedenini sorup ısrar etse de ikna olmamıştım.
Gömleğimi çıkarıp yatağın kenarına bıraktım ve üstüme tshirt geçirdim. Pantolonumu da çıkarıp eşofman ile değiştidim ve elime telefonu alıp yatağa oturdum. Kalbim gümbür gümbürdü ve ellerim titriyordu. Önce gruba girdim ve Süsen'den hoşlandığıma dair bir mesaj attım. Daha sonra Kızıl ile olan konuşmamıza tıklayıp ekran kaydı almaya başladım. Bana babasıyla ilgili kedi olayıyla ilgili attığı mesajların hepsini kayda aldım. Tekrar gruba girdiğimde herkes ben ve Süsen'i konuşuyordu. Açıkçası gram umrumda değildi ama 3 saniye sonra Aybike'nin gruptan ayrıldıpını gördüm. Sanırım çok mesaj gelmesinden rahatsız olmuştu.
Kaydettiğim videoyu ellerim titreyerek gönder tuşuna bastım ve yolladım. Birazdan beni kesin arayıp seni mahvedicem tarzı bir konuşma yapacaktı ama umrumda değildi. Haketmişti, o bunları yaparken benimle konuşmamıştı ve ben de ilk kez onun gibi davranmıştım.
Aradan 4 saat geçmişti fakat ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Bir ara Oğulcan yanıma gelip çok iyi yaptığımı ama ne ara onunla böyle bir muhabbet yaptığımı söylemişti. Geçiştirici cevaplar verip başımdan savmıştım.
Az sonra kapım çaldı ve Asiye içeri girdi. "Ömer napıyorsun?" diye sordu ve yanıma gelip oturdu. "Oturuyorum Asiye. Bir şey mi oldu?" "Sana sormak lazım bunu. Yaptığın şeyden sonra." dediğinde gözlerimi kaçırdım ve "iyi yapmadım mı? Haketmişlerdi gayette." dediğimde Asiye "Evet ama haketmişlerdi işte ama sen sadece Berk'e yaptın bunu. Ayrıca ne zaman konuştunuz veya nasıl bu aşamaya geldiniz bilmiyorum ve şimdi sormayacağımda. Benim merak ettiğim, sana içini döken senin yardımına koştuğun biri olarak Berk'e bunu yapmayı nasıl düşündün? Çünkü benim bildiğim Ömer karşısındakine en ufak bir sevgi hissediyorsa asla ona kötülük yapmaz da." dediğinde çoktan gözlerim dolmuştu. Hiçbir şey anlatamamanın yükü ve bu olay birleşince iyice dolmuştum ve artık bir şeyleri tek başıma taşımaktan yorulmuştum.
"Dayanamıyorum Asiye. En çok onun yaptıkları beni üzüyor, yaralıyor. Ne onunla başa çıkabiliyorum ne de ona olan d-" dedim ve kendimi susturdum. "Ömer söyle ne de ona olan ne? Hadi Ömer lütfen artık anlat bana." dediğinde bana bakan meraklı gözlere baktım. Asiye'yi çok seviyordum, canımdı, ikizimdi ve ben onu kaybetmek istemiyordum. Ya beni anlayamazsa diye ödüm kopuyordu.
"O çok farklı gibi sanki yani bilmiyorum Asiye bazen ar- arkadaş gibi oluyoruz ama bana hep kendinin nasıl biri olduğunu hatırlatıyor. Bu da beni kırıyor işte. Her seferinde inanıyorum ona." dediğimde Asiye bir süre konuşmadı ve daha sonra bana sarıldı. Benim ağlamam daha da şiddetlendi ve "özür dilerim Ömer. Sana güven vermediğim için affet beni." dedi ve kalkıp gitti. Dediği şey beni parçalara ayırırken ağlamaya devam ettim ve kendimi evin dışına attım.
Sahildeydim, boş bakışlarla denizi izliyordum. Saatler geçmişti ve hiçbir şekilde Kızıl'dan haber yoktu. Kesin bana çok kızmıştı, hatta şuan bana neler yapacağına dair kafasına senaryolar kuruyordu. Arasın bana bağırsın neden yaptın desin istiyordum. Onun da gözlerinde hayal kırıklığı görmek istiyordum. Bu beni mutlu etmeyecekti ama bu zamana kadar yaptıkları için onu kendi içimde affetmemi sağlayacaktı.
Daha fazla dayanamadım ve cebimden telefonu çıkarıp aramaya başladım. Telefon uzun süre çaldı ama açan olmadı. Bir daha denedim ve yine açmadı. Ayağa kalktım ve eve gitmek için yürümeye başladım.
💕💕💕