Edebiyat dersindeydik ve ben yine çok sıkılmıştım. Genel olarak sözel derslere karşı ilgisizliğim vardı. “Evet şimdi herkesten buraya çıkıp geleceğe dair bir hayalini anlatmasını istiyorum.” Dedi hoca. “Gönüllü olan var mı çocuklar yoksa sıradan mı gidelim? Diye sorunca kimseden ses çıkmadı ve hoca sıradan gitmeye karar verdi. İlk olarak Süsen çıkmıştı ve “aslında ben ilerde kocaman bir aileye sahip olmak istiyorum hocam. Yani böyle birbirimize bağlı birbirimizi seven bir aile. Hatta 10 kişi falan bile aynı evde yaşamak isterim yani.” Dediğinde birkaç gülmeye başladı.
Aybike de “ne kadar vizyonsuz bir hayal, insan kariyer istiyorum falan der en azından.” Dedi.
Süsen ’in gözleri dolduğunda “canım Süsim benim her şeyin en güzelini hak ediyorsun.” Deyip kalp yaptı Berk. Süsen gülümsedi ve yerine geçti. Aybike’ye baktığımda Berk’e kızgın bir bakış attığını gördüm. Sanırım Süsen’i desteklemesi hoşuna gitmemişti.
Süsen ‘in ardından Aybike çıkmıştı. “Hocam benim hayalim oyuncu olmak, çok ünlü olmak istiyorum. Herkes bana ulaşamasın, çok değerli olayım istiyorum.” Dediğinde “aslında böyle de değerlisin.” Dedi Süsen.
“İşte bunu daha çok daha özel kişilerden duymak istiyorum.” Dedi ve yerine geçti.
“Ömer sırada sen varsın. Hadi tahtaya gel.” Dedi hoca. Fakat benim aklımda hiçbir şey yoktu. Herkes bana bakıp hayalimi anlatmamı bekliyordu. Bir süre düşündüm ama cidden ne gibi bir hayalim olduğunu bulamamıştım. “Hocam bu varoşun ne gibi bir hayali olabilir ki en fazla yeni ayakkabı falan ister.” Diye aptal bir espri yaptı Doruk. “Dorukçum lütfen okulda böyle kelimeler kullanmayalım çok ayıp.” Dedi hoca. Ben o sırada kalemle sırada ritim tutan Kızıl’a bakıyordum. Evet aklıma gelmişti, vardı benim bir hayalim.
“Hocam aslında ben bateri çalmak istiyorum. Yani böyle her yerde herkes benim çaldığımı görsün, büyülensin istiyorum.” Dediğimde “sen bateriyi nereden biliyorsun Ömercik, en fazla mahallede davulcu olur senden.” Dedi Kızıl ve herkes gülemeye başladı. Aybike bile gülüyordu, sanki çok komikti anasını satayım.
“O da olur Kızıl, bir yerden başlamak lazım zaten. Sen kafana takma beni.” Dedim ve yerime geçtim.
Tahtaya Doruk çıktı ve “hocam ben buradaki çoğu insanın hayal ettiklerine sahibim aslında. Oturup da şöyle olmak istiyorum falan diye düşünmüyorum hiç. Dedi. “Keşke o sahip olduklarını anlama ve kullanma yeteneğine de sahip olsan da buradaki kimseyi de yormasan.” Dedi Asiye.
Doruk’un yüzü anbean kızarmıştı ve ters ters bakarak yerine oturdu. “Berk sende sıra evladım.” Dedi hoca. Berk çıkıp “hocam benim çok hayalim var ya şimdi birini söylesem biri eksik kalır ama.” Dedi.
“Sen en çok istediğini ya da aklına ilk geleni söyle.” Dedi hoca. Berk “ben hep bir kedim olsun istiyordum ama babam hiç izin vermiyordu. Evde kedi olmaz, ev kirlenir, tüyleri hasta yapar bizi diyerek sahiplenmeme hiç izin vermedi.”
Dediğinde Doruk “kanka senin babanın eve uğradığı mı var? Al işte bir tane.” Dedi.
Berk, Doruk’a bakarken hoca “tamam çocuklar dersimiz bitmiştir. Görüşmek üzere.” Dedi ve sınıftan çıktı. Hocanın ardından Berk de sınıftan çıktı. Bunlar nasıl arkadaşlardı anlamamıştı. Belli ki hassas bir konuydu ve en yakın arkadaşının bunu herkesin içinde söylemesine fena bozulmuştu. “Diyorum size bu Doruk gerçekten geri zekalı.” Dedi Asiye ve eşyalarını toplamaya başladı.
Doruk’a baktığımda diğerleriyle gülüşerek konuştuğunu gördüm. Gidip Berk’e bakması gerekirken hala burada sohbet ediyordu. “Hadi Ömer al çantanı çıkalım artık. Otobüsü kaçırmayalım.” Dedi Asiye ve kalktım yerimden. Doruk’a çok fena sinirlenmiştim keşke bir tane geçirseydim suratına. Sana ne Ömer ya kendi arkadaşı yani sana ne. Kendime gelip bizimkilerin peşinden yürümeye başladım.