Selammm!
Yepyeni bir bölümle karşınızdayım. Umarı ki seversiniz.
Oyları verelim Karanfillerimm
***
Gözlerimi anidem umutla açtım. Hapishane kısmına açılan demir kapıdan gelen gıcırtı ile umut içinde aykalandım ve parmaklıklar yaklaştım.
Ve o an gördüklerim ile endişe bedenimi kemirdi...
Babam, annem, ablam, kardeşim, Ceren, Ümit, Ömer, Oya, Ayaz, Burak, Helin ve Efe...
Hepsi buradaydı...
Babamın yüzü sinirlendiğini belli eden derecede kızarmış, annemin yüzü endişe içindeydi.Kardeşlerim ve arkadaşlarım ise şaşkınlık içinde bana bakıyorlardı.
"Anne..." diyebildim.
"Baba..." kelime ağzımdan korku içinde çıkmıştı.Annem ağlayarak endişe içinde yanıma ulaştı.Parmaklıkların diğer tarafından bana ulaştı.Ellerini bana uzattı ve sıkıca ellerimi tuttu.İmkanlar dahilinde alnımı öptü, ancak bu kadarını yapabiliyordu zaten.
Ağlayarak konuştu.
"Kızım, güzel kızım, neler oldu böyle?" Sesinde gram sinir yoktu.Endişe ve üzüntü zirve yapmıştı."Anne!" Sonunda endişe ile dolu gözyaşlarım kendini gösterdi.Bir kaç damla yanağımdan süzülürken annem gözyaşlarımı sildi.
"Güzel kızım," dedi saçlarımı okşayarak.
"Haberi alır almaz geldik, neler oldu böyle? Sen, sen nasıl? Ne yaptın?"Demek ki başkomiser kimseye hiçbir şey söylememişti.
Teşekkürler Çiğdem.
"Anne, özür dilerim.Defalarca kez özür dilerim, yalvarırım affedin."
Annem endişe içinde sildi göz yaşlarımı.Sakinleştirdi beni.
"Şşş, şşşth! O nasıl laf, sen neden özür diliyorsun? Biz sadece çok endişelendik.Çok korktuk kızım. Kardeşlerin, ben, baban.Arkadaşların. Çok korktuk.""Anne ben-"
"Şimdi hiçbir şey açıklama.Hele bir buradan çık, sonra her şey hallolur."
Tam annemin ellerini sıkacaktım ki annem benden uzaklaştı ve kocaman bir beden tam önümde durdu. Kafamı kaldırdığımda gözleri dolu olan babamı görmeyi kesinlikle beklemiyordum.
Ağlamak üzereydi!
"Hani sen uslu olacaktın? Yine yaramazlık yapmışsın." Sesinde sinir ile karışık hüzün vardı.
"Sen, sen nasıl buralara düştün Hilal!?" Aniden yükselen sesi ile korku içinde geri çekildim.Babam gözlerini kapattı ve derin nefesler aldı.Aniden kollarını uzattı bana.Bir süre emin olmak adına bekledim.
"Hilal, gel şuraya."
Sesi sinirliydi ama bana dayanamıyordu.Çok endişeliydi.Yavaş adımlarla yanına yaklaşıyordum ki babam aniden kolları ile kafamı kendine çekti ve mümkün olduğu kadar sarıldı bana.Ağlayarak kollarımı babama sardım.
"Ne kadar endişelendim ben, biliyor musun!? Hiç akıllı durmuyorsun, Hilal." Sesinde alay da vardı."Özür dilerim baba."
"Sen bir buradan çık da..." dedi dertli dertli.
Elleriyle yüzümü sardı ve yanaklarımı öpüp isteksizce geri çekildi.Tam bu sırada ablam ve kardeşim koşarak kollarını bana sardılar.
"Aptal, nasıl düştün sen buraya!?" Dedi ablam.Sesi mutsuz ve alaylıydı."Anlatırım." Fısıldayarak konuşmuştuk ikimizde.
"Bana yaramaz diyene bakın! En azından ben hapishaneye düşmedim Hilal Hanım!" Diyen Donut suratlı kardeşim Yağmur' a güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROMANTİK KOMUTANIM Texting✓
Humor"Bazen hüzün kalbini kırmaz.Bedenini kırar." dedi sessizce. "Ama kalbini kırması daha çok acı verir." diye onu yanıtladım.Yavaşça bakışlarını bana çevirdi ve kahvelerimle uzun uzun bakıştı. "Yanlış." dedi aniden. "Nedenmiş o?" "Hüzün, bedenini kırdı...