Rüzgar saçlarımı okşarken söylediklerini düşünüyordum.
Çocuk gibisin...Çocuk Ruhlu Genç Bücür
Daha geçen gece üzerime kükreyen öküz mü söylemişti bunları? Hemde alaycı bir tavırla değil de.....keyifli gibi. Ve şimdi de beni sallıyordu.
"Uraz."
"Söyle güzelim."
Aha! Yine güzelim dedi. Harbi dengesiz. Şimdi saçmalama ve birşey bul. Mantıklı düşün ve saçmalama...
"Ben gerçekten bücür müyüm?"
Yüzünde yine o alaycı sırıtışı belirdi "Gerçekten soruyor musun bunu?" Dedi.
"Evet. Merak ettim."
Eh. İdare eder. Salatalık neden yeşil sorusundan daha mantıklıydı en azından.
Sırıtışı yüzüne yayıldı. "Bilmiyorum. Belki." Dedi.
Yine cevap vermedi soruma. Hep sorulardan kaçıyordu bu çocuk. Dengesiz kelimesi bir insana bu kadar yakışır. Ve yakışıklı, seksi, mükemme- ne diyosun kızım sen. Kendine gel Alya!
"Alya."
"Hı?"
"Ben neyim?"
Top demek geldi içimden ama yemedi.
"Erkek"
"Hayır öyle değil. Sana göre. Öfkeyle söylediğin sözler gerçek miydi?"
Buyur birde burdan yak. Ne diyem şimdi. Mahmud mu diyem.
"Aslında hayır...Yani niye söyledim bilmiyorum...Ama sen...değersiz değilsin. Bana göre hiç değilsin."
Sırıttı. İşte geliyor.. "Yani değerli miyim?" Hıı, gümüş taşlı kolyesin sen Uraz. Kuyumcudaki en nadide parçasın.
"Uraz."
"Söyle güzelim."
Tekrar güzelim dedi. Sakin.
Kafamı hafifçe geriye atıp Uraz'a bakıp "Benim karnım acıktı." dedim.
"Pizza söyleyeyim mi?"
"Olur. Ama şimdi bu güzel yerin atmosferine pizza biraz farklı kaçar. Bekle sen burda." Dedim ve salıncaktan atladım. Şanslıydım ki yere kapaklanmadım. Biraz dengemi kaybetsem de ayaktaydım. Zaferrr!
Pizzayı geri çevirdiğim için üzülüyordum. Akşam anneme şeyettiririm ben onu.Eve girdiğimde sanki cennette gibiydim. Herşey beyaz, bembeyaz. Aralarında ufak tefek siyah ve griler de renk katmıştı. Klasik olmasına rağmen mükemmel gözüküyor. Kapının tam karşısında beyaz tekli, ikili ve üçlü bir koltuk takımı vardı. Önlerinde ise siyah, beyaz Tv ünitesi. Koltukların tam ortasında siyah çizgilerle dolu beyaz bir halı vardı. Üçlü koltuğun arkasında ise yemek masası vardı. Sandalyelerinin üst kısmının yarısı, ve masanın orta bölmesi siyahtı. Eh köşedeki şömine ve onun etrafındaki gri-siyah minderleride unutmamak gerekti. Bu üç rengin boğacağını düşünmüş olmalılar ki inci rengindeki duvarda tablolar vardı. Parkeleri ise hardal ve sarının karışımı gibi bir renk, yani hardal kadar koyu değil.
Salonu incelemeyi bırakıp mutfak olduğunu düşündüğüm kapıdan içeri girdim. Doğru tahmin! Mutfakta salon gibi döşenmişti. Tezgah gri, ocak siyah, fırın gri, dolaplar beyaz, kulpları ise siyahtı. Buz dolabı beyaz ve gri şeritlerle doluydu. Küçük mutfak masası beyazdı. Parkeleri salonunkiyle aynı renkteydi. Çok açık gri rengindeki duvarlarında ise farklı renkli tek şey çerçevelerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
ChickLit*Küfür İçerir* Uyuz Kahraman ve Yaramaz Bücür'ün hikayesi... Birbirlerine bağlanan ama kabul etmeyen iki aşık... "Ona aşık mıydım? Hayır! Ama...Çok yakışıklı bee, ayrıca zengin. Ay ne güzel zengin kocam olucak sanırım. Yine saçmaladım bundan koca fa...