Uraz'la bir süre daha yürüdükten sonra kamp bölgesine geldik. Kulübelerin bulunduğu yere geldiğimizde ben Uraz'dan ayrıldım ve bizim kulübemize girdim. Beste boylu boyunca yatağa uzanmış tavan ile bakışıyordu. Nefes nefese kalmıştı ve ecel terleri döküyor gibi bir hali vardı. Yanına oturdum ve ''Ne bu hal kızım?'' deyip ona sitem ettim.
Yatakta hafifçe doğrulup elini dudaklarının üzerine götürdü ''Öptü.'' dedi ve sustu.
Cidden çok şaşırmıştım hayır yani, muhtemelen Doruk öpmüştü ama detay bilgi istiyordum ve istediğimi almadan asla peşini bırakmayacaktım.
Şaşkın bakışlarım Beste'nin üzerindeyken yatakta tamamen doğrulup anlatmaya başladı.
''Tamam bak her şeyi en baştan anlatıyorum, sen gittin bende makyajımı tamamladım yada tamamlıyordum rujumu sürerken kapı tıklandı ben rujumu sürüp kapıyı açtım Doruk gelmişti. Aslında bende ona bakmaya gidecektim yani ayağıma kadar gelmesi işime gelmişti. Her neyse bana içeri gelip gelemeyeceğini müsait olup olmadığımı sordu bende müsait olduğumu hatta senin de gittiğini ve çok sıkıldığımı söyledim. Gülerek içeri girdi oturduk sonra ben ona bir şey içer misin diye sordum oda kahve istedi ben kahveyi yaptım yapmasına da çocuğun üzerine döktüm...''
Tam burada kahkahayı bastım ve ''İşte benim Kızım'' dedim.
Oda sinirle ''Lafımı kesme ve dinle Geri zekalı. Sonra ben takılmış plak misali özür dilemeye başladım. O da tişörtünü çıkarttı ve bana göz şöleni tahsis etti beni çok sever de kendisi. Neyse işte ben özür dilerken bana yaklaştı hızla belimden kendine çekip beni öpmeye başladı aslında ilk karşılık vermiyecektim ama sonra dudaklarının büyüsüne kapıldım ve karşılık verdim. Geri çekildi ikimizde nefes nefeseydik, sonra tişört alma bahanesiyle kendi kulübesine gitti ama geri döneceğini söylediği halde yarım saattir bekliyorum gelmedi.'' dedi ve somurttu.
Beste'nin bu kadar geri zekalı olmasına mı gülsem, yoksa Doruk'un kulübeden çıkmak için söylediği bahaneye mi bilemedim. En sonunda ikisinede gülmeye karar verip kahkaha atmaya başladım bir süre sonra Beste omzuma vurarak beni durdurmaya çalışsada kulübenin kapısının tıklanmasına kadar gülmemi kesmedim.
Yataktan kalkıp kapıyı açtım, karşımda gülen bir Rüzgar beklemiyordum tabi. Ona gülümseyerek ''Selam'' dedim. Oda gülümseyerek ''Selam," Niye geldin diye sormak yerine baktığımda anlamış ve devam etmişti. Seni zeki şey...
"Akşam bizim grupla sahilde kamp ateşi yakıcaz. Bizim gruptan herkes yanında bir arkadaşını getirebiliyor bende sen gelirsin diye düşündüm.'' Bu fikir hoşuma gitmişti, hem sıkılmazdım da. "Tamam."
"Tamam."
"Rüzgar Aynı Yıldızın Altında kitabının içinde miyiz?" Diye sorduğumda güldü.
"Ne diyeceğimi bilemedim. Neyse, akşam 8'de alırım seni."
"Görüşürüz." Dedim ve kapıyı kapattım.
Dolaptan kot şortumu ve yarım, kolsuz, siyah, üzerinde 'normal people scare me' yazan tişörtümü aldım. Üstümü giyinip saçlarımın ucunu dalgalandırdım. Bordo rujumu sürüp beyaz convers'lerimi giydim ve beklemeye başladım çok beklemeden kapı çaldı. Rüzgardır diye gittim ve açtım.
"Hazırım." Dedim ve ellerimi iki yana açarak kendimi gösterdim.
O da koluna girmem için kolunu uzattı. Kolkola girerek evden çıktık. "Eee ne yapıyorsunuz ateş yakıp?" Diyerek bir soru yönelttim. "Geleneksel şişe çevirmece." Dedi kısaca.
Etrafıma bakınırken Uraz'ı gördüm ve boşta olan elimi yukarı kaldırıp salladım. Aynı zamanda Uraz'a seslendim. Sadece gülümseyerek cevap verdi ve yanımıza gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
ChickLit*Küfür İçerir* Uyuz Kahraman ve Yaramaz Bücür'ün hikayesi... Birbirlerine bağlanan ama kabul etmeyen iki aşık... "Ona aşık mıydım? Hayır! Ama...Çok yakışıklı bee, ayrıca zengin. Ay ne güzel zengin kocam olucak sanırım. Yine saçmaladım bundan koca fa...