Dün Uraz'ın göğsünde ağlamış sonrada eve gitmiştim, daha doğrusu kulübeye. Neden ağladığımı tam olarak bende bilmiyordum. Sadeve ağlamak gelmişti içimden. Bildiğim bir şey varsa oda Uraz'ın bana iyi gelmesiydi. Hala Rüzgar'ın beni neden öpmeye çalıştığını bilmiyordum. Bugün gidip soracaktım ama önce Beste ben ve Kutay kahvaltımızı bitirmeliydik. Nutellayı krepe boca edip güzelce dürüm yaptım ve koca bir ısırık kopardım. 2 krep 4 salam 3 dilim ekmek, birazcıcık peynir ve son olarak 3 dilim sus böreği yedim.
Ben şu kızların nefret ettiği, -aramızda belki vardır- yiyip yiyip kilo alan ama fit duran kızlardandım. Nasıl olduğunu bilmiyorum. Her seferinde Allah vergisi diye düşünüyordum. Ne yani buna kafa yoracak mıydım? Tamam kabul. O kadar işsizim ki bir ara bunu düşünmüştüm. En sonunda da hareketli bir kız olduğum aklıma geldi. Yani düşündüm de okulda voleybol takımındaydım geri kalan zamanlarda da Çağan ile ya da diğer erkek kuzenlerimle futbol oynuyordum. Zaten kız kuzenim yoktu. Bu da hayatın bana bir kazığı. Beste dersek topa dokunmazdı bile. Futbol oynadığım bir kız vardı. O da Mira. Hem aramın iyi olduğu kız sayısı erkeğe oranla daha düşüktü. Beste, Mira, Annem, Teyzem ve Halam dışında sadece 'merhaba' dediklerim vardı. Sonra aynı zamanda üşengeç olduğumu hatırladım. Hey! O konu kapanmamış meğer. Bir ara yine düşünürüm ben.
Kulübeye geldiğimizden beri dolabın önünde dikiliyorduk ve hala bir şey bulamamıştık. Hemen hemen her gün şort-tişört-pantolon-gömlek giyiniyordum bugün biraz farklı olsun istedim. Dolaptan kısa dizimin bir karış üstünde biten, beyaz, üstünde renkli puantiyeleri olan elbisemi aldım. Ayağıma da mavi converselerimi geçirdim ve telefonumu alıp çıktım. Aklıma gelen fikirle sırıttım ve yönümü biraz değiştirip Uraz'ların kulübesinin önüne geldim. Sessizce kapıyı açtım ve Uraz'ın kot açık mavi gömleğini alıp giydim, tam evden çıkıyordum ki Doruk geldi.
"Alya? Birşey mi arıyordun?"
Hassiktir! Bir kere de sorun çıkmasa şaşardım.
"Yok yani aslında belki bir şeyi ödünç almış olabilirim.Ama bak adı üstünde ödünç bir güncüğüne." dedim ve minik köpek yavrusu gibi sırıtmaya başladım.
"Ne aldın Alya?" diye sordu. Benimle eğlenir gibi bir ifadesi vardı. Pislik!
"Öyle büyütülcek bir şey değil aslında, küçük minnacıcık bir şey."
"Dur tahmin edeyim. Uraz'ın gömleği?" dedi ve muzipce sırıtmaya başladı.
"Eee Doruk benim gitmem lazım. Sen beni görmedin duymadın bilmiyorsun. Evet bende seni." diyip öpücük yolladım ve hızlıca kulübeden çıktım.
Bugün çok sevgili Psikopat Hocamız , Sevgi Hoca ile Sosyal Politikalar dersi işleyecektik. Ama dersten önce kafeteryaya uğradım elime bir bardak kahve alıp ormanda yürümeye başladım. Kumsala varınca Rüzgar'ın sesini duydum. Biraz kulak kabartmanın can çıkarmayacağını düşünerek dinlemeye başladım.
"Nerede yanlış yapıyordum? Neyi atlıyordum? Alya daha önce onu öpmemde sorun olmayacağını söylediği için onu öpmeye kalkıştım benim Mavişimle arama dağların girmesi için değil. Uraz ona ne yapıyordu hangi iksirden alıyordu bilmiyorum ama o şeyden bana da lazımdı Alya'yı seviyordum. Keçi inadını nazlarını masumluğunu ve saflığını seviyordum. Onu her şeyiyle seviyordum. Ama o? O beni seviyor muydu?"
Kalbim ve beynim duyduklarını kaldıramayınca dizlerimin üzerine çöktüm ve düşünmeye başladım. Karşılıksız sevgi ne demek bilmiyordum ama acıtıyordu işte. Kendimi bir katilmiş gibi hissediyordum onun duygularını katlediyordum. Bir gülüp bir ondan uzaklaşarak onun duygularını alt üst etmeye hakkım yoktu. Ve kendimi affettirmem lazımdı. Kahvemi bir kenara bıraktım ve ayağa kalktım. Rüzgar'ın yanına gidip biraz gerisine oturup ayaklarımı uzattım. Ne kadar derin düşünüyorsa beni farketmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POYRAZ
ChickLit*Küfür İçerir* Uyuz Kahraman ve Yaramaz Bücür'ün hikayesi... Birbirlerine bağlanan ama kabul etmeyen iki aşık... "Ona aşık mıydım? Hayır! Ama...Çok yakışıklı bee, ayrıca zengin. Ay ne güzel zengin kocam olucak sanırım. Yine saçmaladım bundan koca fa...