POYRAZ-33

4.1K 190 7
                                    

Kapıdan çıktığımda sağ tarafa dönerek geçen gün gördüğüm parka yürümeye başladım. Yürürken parkın boş olmasını umuyordum. Bu sefer şansım yaver gitmiş ve park boştu. Şimdi diyeceksiniz park ne alaka? Sahile alıştık biz. Ama ben üzüldüğümde, yalnız kalmak istediğimde hep parka gelip o kaydırakların tepesine çıkar ve sırtımı yaslayacak biryer bulunca saatlerce orda otururdum. Tabiiki gece olması gerekiyor çünkü malum, burası park. Sabahları çocuklar oluyor. Gerçi geceleri de sarhoşlar geliyor ama beni görmeden kendi hallerinde takılıp gidiyorlardı. Şimdi tek istediğim kimsenin beni rahatsız etmemesiydi çünkü...bu sefer gerçekten çok kötü bir tartışma olmuştu. Sanırım Beste ile en büyük tartışmamız buydu.

Birkaç dakika önce duyduklarım kafamın içinde yankı yapmaya başladığında hızla kafamı sağa sola salladım ve yumruk yaptığım için acıyan elimi serbest bıraktım. Artık ne kadar güçlü sıktıysam tırnaklarım derime zarar vermiş ve kanatmıştı. Elimi ters çevirip üstüne baktığımda şu yumruk yaptığımızda belli olan çengel kemiği denen yerler kanıyordu. Kafamdaki bandanayı çıkartıp elime sardıktan sonra sıkıntıyla derin bir nefes verip kafamı arkama yasladım ve gözlerimi kapattım. Herşey...o kadar çabuk gerçekleşmişti ki...Beste'ye karşı ilk defa bu kadar yoğun bir öfke vardı içimde.

Sol gözümdeki kirpiklerimden düşen yaşı daha burnuma ulaşamadan elimin tesiyle sildim. 9 yıllık arkadaşınla kavga etmek...o kadar kolay söylense de hiç de öyle değil. Hadi bakalım! Sabaha kadar kafamda senaryoları kurup kurup sileyim. Çünkü gidecek başka biryerim yok. Ne yani o eve geri mi döneyim? Birbirimize o kadar şey söyledikten sonra zaten geri dönsem daha kötü olur. İkimizinde daha söylemediği o kadar çok şey olduğuna eminim çünkü. Ve bu sefer susacağımı da sanmıyorum. Ya da susarsam da sadece durup bakacağımı. Ona zarar verebilirim.

Götümün titremesiyle gözlerimi açıp 'noluyo lan.' Dedim ama sonra melodi gelince telefonumu çıkartıp arayan kişiye baktım. 'Uyuz Kahramanım' meşgule atıp yerimi bulmamaları için telefonu kapattım. Uraz'ın telefonuma gps indirdiğini fark etmem iyi olmuştu doğrusu. Gerçi pek uzakta değilim ama buraya geldiğimi düşüneceklerini sanmıyorum. Yani Beste biliyordur ama umrunda olacağımı sanmıyorum.

Bir şey düşünmeyip boş gözlerle ileriye bakıyordum, ta ki o cümle beynimde tekrar yankılanmaya başlayana kadar... 'Sen hayatımda görüp görebileceğim en yalancı sürtüğün tekisin Alya Gürsoy!'

Gözlerimi kapattım ve uykunun bedenimi ele geçirmesi için bekledim...bekledim...ve bekledim...ama gelmedi.

-Yazardan-

Alya kapıyı çarpıp evden çıktıktan sonra Beste kendine sinirlenerek odasına girip kapıyı kapattı. Kendine sinirliydi çünkü Alya sinirlenip onun canını acıtmamak için kendi eline zarar vermişti. İkiside birgün büyük bir kavga edeceklerini tahmin ediyordu ama bu kadar saçma ve zararsız biteceğini değil. Yani en azından fiziksel olarak zarar gören tek kişi Alya olmuştu ama ruhsal olarak...ikiside büyük bir çöküntü içerisindeydi. Herne kadar küçük ve anlık tartışmaları olsa da sanki bu kez öyle değilmiş gibi bir his vardı ikisinin de içinde.

Beste'nin kendini odaya kapatmasıyla birlikte Çağan sıkıntıyla oflayarak odasından telefonunu alıp ablasına mesaj attı. Yaklaşık beş dakika sonra cevap gelmeyeceğini anlayıp odasından bir hırka alarak hızla dışarı çıktı. Beste ile Alya'nın ilk defa bu kadar büyük kavga ettiğini bildiği için küçük de olsa telaşlanmıştı. Çok uzağa gidemezdi değil mi? Sonuçta burayı bilmiyordu.

Çağan da gittikten sonra öylece şaşkınlıkla olanları izleyen Kutay kendine gelip Uraz'ı aramak ile aramamak arasında ikilemde kaldı. Sonuçta bu tür kavgalarının olup olmadığını nerden bilebilirdi ki? Evrim ise öylece olanları kendi kafasında tartıp küçük bir hesap yaparak kavganın boyutunu ölçmeye çalıştıktan sonra birine haber vermeyi düşünüyordu ki kapı çalmıştı.

POYRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin