Instagram : Byzloey
Dil konusunda site kullandığım için İtalyanca bilenlerin hataları mazur görmesini ve düzeltebilmem için bana yazmasını rica ediyorum, umarım bölümü beğenerek okursunuz.
İyi okumalar, sizleri akıl almaz derecede seviyorum. ^^
5. Bölüm | Şah Taşı ve Şah Damarı
Her & The Sea, CLANN
Eskiden rüyalarımda ellerimle hep boğazımı tutardım, rüyamda birilerinin beni boğduğunu zannederdim ve uyandığımda aslında beni boğanın yine ben olduğumu fark ederdim. Bazen de ellerime ihtiyaç kalmazdı.
İç çekişlerimde boğulurdum.
İşin kötüsü da her rüyanın sonunda uyanmaktı, çünkü uyanmak demek gece tekrar aynı kabuslara uyumak demekti. Kabuslar orada beklerdi, biz de karanlıkta ona giderdik. Gittiğimizi bilmeden giderdik ve cehennem fragmanlarını izler sabah sanki hiçbirini görmemiş gibi yaşamaya devam ederdik. Bu lanet şey yıllardır devam ettiğinden artık bunu bir ceza olarak değil sadece bir alışkanlık olarak görüyordum, böyle her şey ve her gördüğüm şey daha kolay zihnimden gidiyordu.
Alışkanlıkları hep zararsız görüyoruz ama asla zararsız kurtulamıyoruz.
Sıcak su içeri duman altında bıraktı, bıraktığı duman altında öylece buğulanmış aynanın karşısında dikiliyordum. Yüzümü gizleyen dumanı ellerimle sıyırdım ve yorgun gözlerime baktım. Günlerdir normalden az uyuyordum çünkü geç saatte kadar ayakta kalmam gerekiyordu. Yine de en geç altı gibi uyanmış oluyordum. Bu gece ise hırstan, kinden ve geleceğin korkusundan uyumamış yorgunluğumu üst seviyeye çıkarmıştım.
Gecenin dördünden beri burada dikiliyor içeriyi sıcaklaştıran buhar oluşmasına sebep olan sıcak suyun altına girmiyordum. Sadece aynanın buğusunda geçmişimle yüzleşiyor geçmişi silip geleceği görmeye cesaret edemiyordum ve şimdi saat altı sularına yaklaşırken parmaklarım sonunda soğuyan ve nemlenene aynanın üzerinde gezindi. Önce sadece gözlerimi sonra tüm yüzümü açığa çıkardım ve nemlenmiş yüzüme baktım.
Midem düğüm düğüm olmuştu, gözlerimin dolu olduğunu hiç fark etmemiştim ama bu görüntüden nefret ettim ve duşa kabinin kapısını açıp içeri girerek sıcak suyun tenimi cayır cayır yakmasına izin verdim. Suyu saatlerdir hissetmeyi bekleyen bedenim buzun sıcak suda çözülmesi gibi anında gevşemişti ama zihnim sadece yanma duygusunu tekrarlıyordu. Ellerimi saçlarımdan yüzüme sarkıttım, sıcak suyun arasından göz pınarlarımdan başka bir damla aktı. Bu damla dakikalar sonra damlalara dönüştü.
Nefes alışverişimin dengesizliği ve baş dönmesiyle beraber uykunun ağırlığı yüzünden bir elimi mermere uzattım ve tutundum. Baktığım çıplak bedenimde kalçamın yanından sırt çizgimin kalçamda kalan kısmına kadar uzanan bir dövme vardı.
Düz yatay çizgilerden oluşan yapraklardı dövme, doğum lekemi gizleyen dövme.
Bu dövmeyi Dolunay ile beraber yaptırmıştık, onun da aynı yerin sağ kısmında vardı. Aynı deseni yaptırmış beni diğer insanlardan ayıran izimi de kendi ellerimle yok etmiştim. O zamanlar fazla küçüktüm ama Dolunay ısrar etmiş beni bu dövmeyi yaptırmaya ikna etmişti. Henüz yaşım on iki civarıydı.
Dövmeci adam yapmayacağı konusunda uzun süre net bir şekilde konuşsa da alnına dayanan silahtan sonra can korkusuyla bana o ince ucu sivri iğnenin acısını yaşatmıştı. Şimdi de o günlerden bir izi tenimde taşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARINLAR ZİFİRİ KARANLIK
Teen FictionÖnüme bir kadeh koydu, içine şarap doldurdu ve ince uzun parmaklarıyla masa da bana doğru ittirdi. Kimse dokunmadı, sadece gözlerimiz değdi kadehe ama o kadeh devrildi, kucağıma düştü ve içinde ki şarap bedenime yayıldı. Bu şarap benim kanımdı, şara...