30. Bölüm | Zapt Edilemez

7.3K 499 427
                                    

Sizleri hemen bölüme uğurluyorum, hepinizi sandığınızdan  çok seviyorum. 

Bölüm hakkında hiç bir şey söylemiyorum, okurken nedenini anlayacaksınız. 

İyi okumalar dilerim.  


30. Bölüm | Zapt Edilemez 

The Weekend, Jennie & Lily rose deep - One of the girls

Dreamin, the score 

Ç A K I R    A L A B O R A


Geriye dönemem çünkü çok şey kaybettim.

Buraya kadar gelmek çok zordu, gözlerimi bu karanlık günlere açmak çok zordu.

Yaşamak onsuz çok zordu.

Kabusların aslında gerçek olması ama onları kabusmuş ve uyanamadığım kişisel bir cehenemimmiş gibi aklıma kazımak çok zordu.

O bir silahtı, acımadan vururdu. En acımadan da beni vurdu.

Ölümüm dudaklarından olsun demişti, o dudakları ölümle bana değmişti. Sonra da arkasına bakmadan çekip gitmişti.

Soğuk tenimi tırnaklarken elimdeki viski bardağını duvara doğru fırlatarak boynumdaki kravatı nazik olmayacak şekilde çıkarıp attım. İçimdeki yangın üşümeme izin vermiyordu.

Bu yüzden bu yetmemiş gibi hissederek gömleğimin ilk yakalarını, düğmeyi kopararak açtım kendimi deri tekli koltuğa atarken. Önümde onunla oynadığım ve yenildiğim son satrancın dağınık taşları duruyordu.

Onun her zerresini bilmenin getirdiği bir getiri de her hamlesini biliyor ve ona hizmet ediyor olmaktı. Onun mektup göndermediği çünkü göndermesine gerek olmadığını bildiği tek kişiydim.

O bendim. O neyse bende illüzyonuydum. Arkasında ve önündeydim, her yerdeydim.

Tam karşımdaki kapı tıklanmadan hızlıca açıldığında yere sabitlenmiş öfkeden dolan, ışıkta parlayan gözlerim yerden kapıya doğru yükseldi. Ellerimin biri yumruktu. Diğeri de hala gömleğin yakasını çekiştiriyordu.

İçeri girip kapıyı örttüğünde teninin o sabır taşını çatlatan kokusu ve bakışlarının zulmü tüm odaya ve tüm bedenime sarıldı.

Sarı saçları elbisesinin üzerinden beline doğru sarkıyordu. İki mavi gözleri bana özlemle gizlenmiş maskenin ardından bakıyordu.

''Peruğunu çıkar Zelal. Oyun bitti.'' Yandaki viski şişesini kapağını açarak kafama dikledim ve elini saçının köküne atıp sarı saçını çıkarışını izledim. Altında saklanan siyah zayıf ve çoğu dökülmüş saçları ışığın altında parladı. ''Lensini de.'' Diyerek şişeyi dizime yasladım ve dudaklarımı yaladım.

Tek gözündeki lensi çıkarıp görmediği bir yöne doğru attı. Bu halini en son gördüğümde son olduğunu bilmemek beni büyük bir bozguna uğratmıştı. O zamandan sonra ilk kez görmek de bunun artık başlangıç olduğunu hissettiriyordu.

Gözüm düşürdüğü maskesinin altından vücudunu saran dar ama seksi elbisesine oradan bacağını saran ince beyaz ipli topuklu ayakkabısına en sonda parmağına doğru kaydı. Boş parmağına.

YARINLAR ZİFİRİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin