37. Bölüm | Sebat

3.6K 319 191
                                    

iyi okumalar sevgili piyonlarım, sizi sandığınızdan çok seven yazarınız.  

Bölümün kısalığı sizi üzmesin çünkü bir sonraki bölüm buraya kadar gelip beklediğiniz şeyler iki çift arasında da gerçekleşecek.  

Bölümde bol yorum yapmayı ve okumadan önce oy vermeyi unutmayın.

37. Bölüm | Sebat

Onu hiç böyle görmemiş, duymamış hissetmemiştim. Vardı ama aynı zamanda yoktu. Buradaydı ama aynı zamanda değildi.

Daha önce olmasa da şimdi tam bir Karaduman'dı. Soğuk sert ve plancıydı. Belki de en başından böyleydi ama bu yüzünün üzerine taktığı maskeleri onu gizliyordu. Şimdiyse o maskelerin her birini bana bırakmadan söküp atmıştı. Bu onun son yüzüydü, gerçek yüzüydü.

Başkasının kanıyla yıkanan eliyle bana dokunması beni şimdiye dek hiç ürpertmemişti ama şu an temiz elleriyle bile dokunması beni ürkütüyordu. Çünkü parmak izlerinin arasında bile öldüreceği insanların isimleri yazılıydı. Bunu hissediyordum ve bunu hissettikçe ben de ona dönüşüyordum.

Salondaki masanın üzerindeki vazoya bir avuç dolusu beyaz çiçek koyduktan sonra sesli bir nefes verdi ve sandalyeye asılı ceketini üzerine geçirip kollarındaki düğmeleri düzeltti. ''Günaydın.''

Omuzunun üzerinden bana döndüğü için yüzünü saran ifadesini göremiyordum ama onu saran soğuğu çok net hissedebiliyordum.

Ona doğru yaklaşıp ellerimi omuzuna yerleştirdim ve çenemi parmaklarımın üzerine koydum. Yeni tıraş olduğu yanağından tıraş losyonu kokusu yayılıyordu ama parfümü onu bastırmayı çok iyi başarıyordu.

''Benimle konuşman gereken bir şey olduğunu söylemiştin?'' diye tekrar ettim dün geceki sözlerini.

Kafasını aşağı yukarı salladı, bunu yaparken temiz yanağı benim temiz yanağıma sürtünmüştü.

''Bu pek hoşuna gitmeyecek.'' Ellerimi ve yüzümü çekip tam karşısına geçtim ve kalçamı yemek masasına yasladım. Kahvaltıyı yatağımızda yapmıştım, uyandığımda yanımda duruyordu.

Tek kaşımı kaldırarak ona baktığımda ellerini cebine yerleştirdi. ''Alabora ve ablanla bir toplantı organize ettim. Bir saat sonraya.''

''Ne yaptın?'' ekşittiğim yüzüme tebessümle baktı ama samimiyet bu anda bizden çok uzaktı.

''Dışarıdan içe... bir çember gibi ilerlemek istiyorum.'' Ne dediği hakkında bir fikrim yoktu, bunu anladığı için açıklamaya başladı.

''Bize en uzak düşmandan en yakına, birlikte.'' Kollarımı birbirine kavuşturup hoşnutsuzluğumu yüzüme yaydım. ''Alakurt bu sabah Türkiye'ye döndü.''

''Toplantı ne hakkında?''

''Baban hakkında.''

Gözlerimi kısarak devamını merak ettiğimi belli ettim. Sesli bir nefes verip boğazını temizledi. ''İkisinin işlerini üstlenmek istiyorum. Alabora ve Behiç işlerini üzerime alıp onları babanı bulmaları hakkında ikna etmeye çalışacağım.''
''Böylece Akkor ve Alakurt'u indireceksin?'' kafasını olumsuzca salladı.

''Alakurt'u Karmen Akkor'u sen indireceksin.'' Buna imkân yoktu. Biz çocukluğumuzun intikamını alacaktık ve o sadece seyredecek miydi? İmkânı yoktu.

''Kardeşimi ilk kaybettiğimde neden gelip ortalığı ateşe vermedim, öfkemin dinmesini bekleyip bu kadar dolap çevirdim hiç düşündün mü?'' kafamı olumsuzca çevirdim. Hiç düşünmemiştim ve görünüşe göre hiçbir zaman da düşünmeyecektim.

YARINLAR ZİFİRİ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin