Çok beklediğiniz Zelal'in geldiği bölüme hoş geldiniz Piyonlarım, hemen kısa bir tahmin alayım ve sizi bölüme uğurlayayım.
Unutmayın sizi sandığınızdan çok seviyorum ve bunu söylemekten hiç vazgeçmeyeceğim.
İyi okumalar.
Bir sonraki bölüm de Behiç'lerin çok duygusal ve güzel bir kavuşma sahnesi var, sabredin az kaldı yakacağız ortalığıııııı....
29. Bölüm | Behiç Düzeni
Trampoline, Zayn
Don't blame me, Taylor Swift
The Color Violet, Tory Lanez
Devrik bir kale yeniden ayaklanmıştı bugün, Düşmeye direnen son kırmızı kum tanesi kendini atmıştı çölün tam ortasına. Parlıyordu güneşin alnında.
O kum tanesi devrilen Kale tam olarak Zelal Behiç oluyordu.
Hayallerimin ve rüyalarımın ortasında beliriyor ve herkesin maskesini teker teker düşürüyordu.
Havanın en karanlık tonunda, ayın bile korkup saklandığı o gecede çok iyi hatırlıyordum. Ben elimde oyuncağımlaydım ve siyah saçlı bir kadını izliyordum. Birinin yüzüne dokunuyor ve olmadığı halde maskesini düşürüyor gibi yapıyordu. O birinin önünden çekildiğinde kaşlarım çatıldı. Oyuncağım elimden düşerken ses çıkardı ve kaçtım. Arkama bakmadan kaçtım.
O yüz bana çok tanıdıktı ama çıkaramıyordum.
Gözlerimi ayılmak için ovuştursam da daha çok o yüzü daha net görebilmek için ovuşturuyor gibiydim. Kulaklarımda helikopter sesi binlerce kez gürültülü bir saat gibi dolanıyordu.
Kafamı yukarı doğru kaldırarak derin bir nefes verdim. Saat gece yarısını geçiyordu, helikopterden yayılan ışık evin etrafını kaplıyordu. Elimi gözüme siper ederek kafamı yukarı doğru kaldırdım. Arabadan indiğim anda vuran baş ağrısı beni yavaşlatmış görüşümü bulanıklaştırmıştı. Bu gafleti yakalayan geçmişse asla vakti es geçmemişti.
Elinde muhtemelen yine silahı olan Karmen helikopterin içinde bir karartı gölge gibi göründü. Ses fazlasıyla rahatsız ediciydi ama katlanmak zorundaydık. Teoman Alakurt'a karşı tek değildim ve öyle görünmeyi de düşünmüyordum.
Eve doğru adımladığım sırada kapı hiddetle açıldı ve kapının üzerinde duran dikkat çekici kırmızı zarf rüzgarla ayak ucuma kadar dans etti.
''Neler oluyor?'' Kutay ensesini ovuştururken yüzünü buruşturuyordu, onun hemen arkasında ayaklanan Selcen'i göz ucuyla gördüm eğilirken.
Her ne kadar hareketli ve gürültülü olsalar da şu an dikkatimi onlara veremiyordum. Tek dizime ağırlığımı yaslayarak zarfı araladım.
İçi kırmızı kum taneleriyle dolmuştu. Beyaz kâğıt tanelerden arındığında helikopter ışığı tam da ona ihtiyacım olduğunu hissetmiş gibi üzerime düştü ve burada oyalandı.
''Bu da ne?''
Kafamı yukarı çok hafif kaldırarak ters bir şekilde ''Yaklaşma.'' dedim. Kutay'ın adımları durdu, Selcen'in bakışları yukarıdaydı. İkisi de kapıdan dışarı çıkmışlardı. Kutay da başını yukarı kaldırdığında ben de tekrar elimdeki keskin, kalın güzel el yazılı mektuba döndüm.
Yarın 19.00'da İtalyanların bu ülkedeki son toplantılarına katılmayı unutma, sen benim özel davetlimsin.
Seni çok özledim kardeşim.
![](https://img.wattpad.com/cover/321122498-288-k108311.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARINLAR ZİFİRİ KARANLIK
Ficção AdolescenteÖnüme bir kadeh koydu, içine şarap doldurdu ve ince uzun parmaklarıyla masa da bana doğru ittirdi. Kimse dokunmadı, sadece gözlerimiz değdi kadehe ama o kadeh devrildi, kucağıma düştü ve içinde ki şarap bedenime yayıldı. Bu şarap benim kanımdı, şara...