Instagram ; Byzloey
İyi Okumalar '
2. Bölüm | Ruj Kalıntısı ve Bıçaklı kadeh
the here and hereafter, ıf theese trees could talk
''Bak senin şarkın Yeval.'' Babamın eli radyoya uzandı, müziğin sesi yükseldi. Arabanın içinde yankılanan nakaratı da en az devamı kadar güzel olan şarkıyı keyifle içimden mırıldandım. Dilsiz olabilirdim ama kendi zihnimde ben bir vokalisttim. Annem ve babam bana dikiz aynasından gülerek bakıyordu, acaba onlara anne ve babam dediğim için gerçek ailem alınıyor muydu? Ya da bana gönül koyuyorlar mıydı?
Daha da kötüsü, eğer öldülerse bu anları yukarıdan izliyorlar mıydı?
Bir anlık keyfim bu düşünceyle kaçtığında durgunluğum babamın ve annemin gözüne çarptı. Elimdeki telefon ışığı az önce yüzüme vuruyordu ama şarkıyı mırıldanırken söndüğü için artık onun sönmüş ışığı da karanlık sokağın kavalyesi gibiydi.
''Ne oldu kızım?'' dedi annem yüzünü ön koltuktan çevirirken. Babam müziğin sesini neredeyse kapattı denebilecek kadar kıstığında onun da gözlerini dikiz aynasından görebiliyordum. Dolunay'ın gözleri gibi renkliydi onun gözleri de. Dolunay'ın saçları gibi sarıydı annemin saçları da.
Dolunay onların birebir kopyasıydı, ben ise acıyarak aldıkları ve korumak için bana dilsiz olmayı öğrettikleri küçük bir kız çocuğuydum ve dilsiz olmayı bile tam olarak beceremiyordum. Sadece birkaç sene olmuştu alınalı, birkaç sene de kim dilsiz olabilirdi ki? Bu imkansızdı. Sadece çabalıyordum, çok büyük bir şey olmadıkça çığlık bile atmıyor korkumu bile yutabiliyordum.
Anne ve babama baktığımda onların benim için bu kadar şey yapmaları ve birkaç senede bile öz kızları kadar beni içlerine almaları gözümün önünde canlandı. Onlardan çok farklıydım. Saçlarım siyahtı, gözlerim siyahtı, sokaklarım siyahtı.
Ellerimde kanlar vardı, gözlerimin gördüğü tek renk kırmızıydı ve bedenim sadece o renge hüküm sürebiliyordu. Kanı gördüğümde ellerim titriyordu, gözlerim doluyor midem içeride jimnastik hareketleri sergiliyordu ama dışarıdan tek görünen kara gözleriyle ifadesiz bakan gözler sık alınan nefeslerdi.
Evet, benim korku gösterim bu kadardı. Bundan ibaretti ve onlar buna rağmen beni öz kızları sayıyorlardı.
Eğer kendimi karşımda görsem tek yapacağım şey görmemek için ışıkları kapatmak olurdu.
Babam dikiz aynasından bakarken annemin de bana çevrilen yüzü koltukta huzursuz olmamı sağladı. Kafamı yine olumsuzca salladım. Bu sırada elimdeki ekranın ışığı yanmıştı ve içerisi karanlığa zıt şekilde aydınlandı. Gelen mesaja girdim, Selcen ile ilk alkol içme gecemiz için konuşma yapıyorduk.
Daha önce hiç tatmadığımız o sıvının bizi bu yaşta bu dünyadan sıyırmasını istiyor, Bunun gizli olması ve ailelerin bilmemesi için parayla birini tutmayı planlıyorduk. Komik ve saçmaydı ama eldeki tek seçenekti.
Selcen'e bunu yarın gece yapmamız için mesaj yazmaya başladığım sırada bir çığlık sesiyle irkildim. Telefon elimden düştü ve arama sesi kulaklarıma doldu. Bu sırada arama sesinin hemen arasından annemin ''VOLKAN!'' diye attığı çığlıklar git gide yükseliyordu. Bu çığlıklara arabanın tekerlek ve korna sesi de katıldı. ''DİKKAT ET!'' gözlerimi cama çevirdiğimde siyahlar içinde bir adam gördüm, yolun ortasında öylece dikiliyordu. Babam frene yüklenip direksiyonu çevirdiğinde drift atan arabanın tekerine bir silah sıkıldı ve araba yerden havaya yükseldi. Babamın bir eli arkaya uzanmıştı ve ''YEVAL!'' diye bağırıyordu. Ben ise sadece ön koltukların arkasını tutuyor gözlerimi yumarak korkuyla çığlık atıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/321122498-288-k108311.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARINLAR ZİFİRİ KARANLIK
Novela JuvenilÖnüme bir kadeh koydu, içine şarap doldurdu ve ince uzun parmaklarıyla masa da bana doğru ittirdi. Kimse dokunmadı, sadece gözlerimiz değdi kadehe ama o kadeh devrildi, kucağıma düştü ve içinde ki şarap bedenime yayıldı. Bu şarap benim kanımdı, şara...