Yine bir süpriz, bölümü erkenden attım. Umarım keyfiniz yerindedir piyonlarım, değilse de bu bölümle hemen yerine gelsin.
İyi okumalar, hepinizi sandığınızdan çok seviyorum ♟️🫶🏻
27. Bölüm | Elimdesin
Can't stop me now, the score
Never know, Bad omens''Hiçbir tat, güç kadar güzel değil.''
Satranç her zaman düz bir zeminde oynanmış bir oyun olmuştu. Özellikle tahta bir Alaboraysa. Şimdi tahta, soyadına yakışır şekilde devrilerek alabora oluyordu. Bunu ben yapıyordum. Zayıf bir piyon, sesini feda etmiş bir Ariel yapıyordu.
Ama artık piyon ve Ariel değilken yapıyordu.
İnsanları şaşırtmak benim için her zaman kolaydı, eskiden her taş sessizliğimle yapacağım hamleyi bilmeyerek şaşırırdı. Şimdi o taşlar sesimle tahtanın üzerinde titriyor hatta bazıları devriliyordu.
O taşlara değen eller kimin elleriydi? O taşların üzerine akan kanlar kimin kanlarıydı?
Bilmiyordum.
Hayır, siktir et yalan söylemeyi.
Umursamıyordum.
O tahta ben geldiğimden beri zaten sallanıyordu. Sadece bir ucundan Barkın tutarken bir ucundan Alabora tuttuğu için devrilmeden, alabora olmadan düz durabiliyordu. Şimdi iki tarafa birden uzattığım bu tabanca onların tüm gücünü tahtadan çekip taşları korumaya yöneltmişti.
Hata yapmışlardı. Çünkü bir kere oynayan tahta bir daha sabitlenmezdi.
Söylemiştim. İnsanları şaşırtmak benim için kolaydı.
''Söylesene Selcen'den sonra sıradaki kim?''
Çantamı Kutay'ın kapısını açıp kolunu yasladığı şoför koltuğundan yolcu koltuğuna doğru attım. Kolunu çekerek elinde tuttuğu tableti bana çevirdiğinde ekranı kaplayan yeşil renkli her yazı ve görsel gözlerimi yordu ve ovuşturma isteği uyandırdı.
''Şu ufak motoru görüyor-'' Arkadan yükselen etrafı inleten motor sesiyle Kutay'ın elinden düşmek üzere olan orta bot tableti havada yakalayarak omuzumun arkasından arkama baktım.
Kaskını takmadan, takım elbisesiyle bize doğru gelen motorun üzerinde duran kaskatı bir surat bizi izliyordu. Yanımızdan geçerken o koca motorsikleti ve bedeniyle yüzüme sert bir rüzgâr çarptı. Gözleri yanımızdan geçerken ters bir şekilde Kutay'a bakıyordu.
Elimdeki tablete yuvarlak kırmızı bir nokta hareket haline gelerek dikkatimi önüme çektiğinde motorun sesi uzaklaştı ve kalkan toz dumanlar eski yerleri olan toprağa geri döndü.
''Tamam, en yakın zamanda bir göz doktoruna görüneceğim.''
O motorun hemen ardından gelen makam arabası yanımızdan geçerken belli belirsiz yavaşladı. Gözlerim cama gözlerini dikmiş Barkın'ın ve şoför koltuğunda oturup saniye kadar bana bakarak dikkatini tekrar yola vermiş olan Ezher arasında gezindi. Sonra aracın bir nefes kadar vakitle açımdan çıkmasıyla çekildi.
''Selcen'in yanına gidip gitmeyeceğini bilmiyoruz, belki de Barkın'la bir yere gidiyor.'' Ellerimi kaldırıp ''Olabilir.'' Diyerek tableti ayaklanır ayaklanmaz göğsüne vurdum ve göğsümün şiddetle kalkıp ineceği bir nefes alıp vererek şoför koltuğuna oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARINLAR ZİFİRİ KARANLIK
Teen FictionÖnüme bir kadeh koydu, içine şarap doldurdu ve ince uzun parmaklarıyla masa da bana doğru ittirdi. Kimse dokunmadı, sadece gözlerimiz değdi kadehe ama o kadeh devrildi, kucağıma düştü ve içinde ki şarap bedenime yayıldı. Bu şarap benim kanımdı, şara...