+18 yetişkin okurlar için uygundur.
O bu dünyanın en güzeli.
O gri gözlü bir seri katil.
O çocukların kahramanı.
O bir kimsesiz, herkesin aradığı bir kimliksiz.
O Gri.
O Ateş Atakanlı.
Ve o karanlık gecede her şey değişti.
Aşk ise bu denklemde en y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölümde ATEŞ VE MAVİ'nin birinci bölümü SERİ KATİL, ATEŞ ATAKANLI'nın ağzından anlatılıyor.
İyi okumalar!
Lana Del Rey, Serial Killer
Öldürdüklerimden değil, henüz öldürmediklerimden kork, ellerimdeki kandan değil, kalbimdeki merhametten.
Onlar sana karanlığı getirecek.
Sıfırdan değil eksiden doğdum.
Annem beni doğurduktan sonra karların arasına bırakıp gitmişti. Donarak öleceğim sırada Levent Polat beni bulmuştu. Terk edilmiş bir köpek misali beni yanına almıştı.
Annemin gitmeden önce boynuma taktığı kolyenin ucunda ateş figürü vardı. Levent Polat da bu yüzden adımı Ateş koymuştu. Bana adımı koymak için düşünecek kadar bile değer vermemişti.
Beni hem bir seri katil hem de bir avukat yapmıştı.
Geçmişten gelen o tanıdık ses, "Okul sınırları içinde sigara içmek yasak." dedi ve kendimi mavi gözlere bakarken buldum. Okulun arka bahçesinde, bir ağacın kenarındaydım ve sigara içiyordum.
"Söndüreyim." dedim umursamaz bir tavırla ama "Gerek yok." diyerek beni durdurdu. "On sekiz yaşındasın. Hayatına dair aldığın kararlara karışma hakkını kendimde bulmuyorum ama kurallar var. Bu son olsun."
"Kurallar." dedim alaycı bir sesle ama uzatmadım.
"Seni yalnız yakaladığım için memnunum aslında." dedi gülümseyerek. "Seninle konuşmak istiyordum."
Sigaranın yere düşen külünü izlerken kaşlarımı kaldırdım ama saygı sınırımı koruyarak daha fazlasını yapmadım. Onun konuşmak istemesi benim de konuşmak istediğim anlamına gelmiyordu ama sessiz kaldım.
"Gelecek planın nedir?" diye sordu.
Sabırla, "Hukuk fakültesi." dedim.
"Güzel." dedi. Bunu bana yakıştırdığı ses tonundan bile anlaşılıyordu. "Seni kime benzetiyorum biliyor musun?" Cevabını beklemediği bir soruydu. "Laplece'ın Şeytanı'na."
Tek kaşımı kaldırıp yarım gülümsemeyle, "Şeytan?" dedim. Ardından onaylarcasına başımı salladım. "Güzel."
Aldırmadı. "Laplece'ın Şeytanı her şeyi bilen, geçmişi ve gelecekte olabilecekleri görebilen bir varlık için kullanılır. Senin literatüründeki gibi bir şeytan değil yani." Gülümsedi. "Laplece'ın Şeytanı'nda hiçbir şey imkansız değildir ama belirli şeyler olasılık dışıdır ya da olasılıksızdır. Havaya bir bozuk para atarsın ve normalde iki olasılık oluşur, ya yazı gelecektir, ya tura. Burada olasılıklar kayboluyor. Eğer o paranın havaya atıldığındaki hızını, ivmesini ve kütlesini bilirsen yazı mı yoksa tura mı geleceğini çoktan bilirsin. Hiçbir şey şans eseri değildir. Rastgele olan her şeyin aslında bir fizik teorisi vardır."