-14-
❝Carlo❞
Bütün bir hafta nasıl geçti bilmiyorum. Gün boyunca uyuyup uyanmak, mısır gevreği yiyip televizyon karşısında hiçbir şey düşünmemeye çalışarak oturmak, Dr. Sierra'ya defalarca sesli mesaj bırakıp geceyi alkol komasına girene kadar içerek kapatmak. Tüm haftamın özeti işte buydu.
Sonraki hafta ilk fırsatta soluğu Sierra'nın yanında aldım. Geçen haftanın tamamına göre artık daha sakindim. Sierra yokken bağımlısı olduğum bir ilacın yoksunluk krizini çekiyor gibiydim ama o kadın artık karşımdaydı. Parlak sarı saçları ve siyah dikdörtgen gözlüğüyle her zamanki gibi elindeki ajandaya notlar almış beni dinliyordu.
Bense ona ne diyeceğimi tam olarak bilemiyordum. Nereden başlayacağımı. Sorunumun nasıl çözüleceğine dair de en ufak bir fikrim yoktu. Sürekli bir panik hâlindeydim. Şimdi biraz daha sakin gibi hissetsem de Ece'yle biten ilişkimiz aklıma geldiğinde yeniden delirecekmiş gibi hissediyordum, nasıl davranacağımı bilmiyordum.
Kadın uzun sessizliğinin ardından beni incelemeyi bırakıp söze girdi. "Görüşmeyeli nasılsın Carlo?"
Alaycı bir gülüşle dudaklarım kıvrıldı. "Nasıl görünüyorum?"
"Her zamanki gibi yakışıklı ve karizmatik." Gülüştük. Kadının yüz hatları biraz daha ciddileştiğinde "Defalarca mesaj bırakmışsın. Bu kadar acil görüşmenin sebebini merak ettim doğrusu." dedi.
İnsanlarla iletişim kurmak benim için hep zor olmuştur. Sierra da bunu biliyor. Ve bana gereğinden fazla zaman tanıyor. Bazen bana neden bu kadar ayrıcalık tanıdığını düşünsem de bir yanıt alamıyorum. Ancak bu benim işime geliyor, bu yüzden de sorgulamıyorum. Şimdi yine içimdekileri anlatacağım ama nasıl başlayacağımı pek bilmiyorum. Onun bakışlarındaki güven beni kendime getiriyordu. Yargılanmayacağımı hissettirmesi. "Ben... Ne yapacağımı bilmiyorum." Başımla işaret verir gibi ekledim. "Ece'yle ilgili."
"Biraz daha açar mısın?"
"Ece'yi kaybediyorum. Belki de kaybettim. Gözlerimin önünde kayıp gidiyor ellerimden."
"Ne oldu?"
"Gelgitli tavırlarım yüzünden onu çok kırdım. Benden hoşlandığının farkındayım. Ben de ondan çok hoşlanıyorum ama ona olan aşırı duygularımı hissedip benden uzaklaşmasından korktum. Bu yüzden aramıza anlamsız bir duvar ördüm." Yenilgiye uğramış gibi başımı öne eğdim. "Ama yine onu kaybettim. Artık yüzümü bile görmek istemiyor."
"Peki, onunla ilgili gerçeği anlattın mı?"
Dikkatli bakışlarıyla sorusuna cevap bekleyen kadını süzdüm. "Hayır." dedim. Sanki yetmezmiş gibi katı bir ifadeyle başımı hızla iki yana salladım. "Hayır, anlatmadım. Anlatamam da. Bu geri dönüşsüz bir şekilde onu kaybetmek olur."
"Ama hakkındaki gerçekleri saklamak da onu kandırmak olur." Bunu yapamazdım. Sierra da bunu biliyordu. Bu yüzden ikna edici bir ses tonuyla yüzüme bakarak devam etti. "Carlo, bu ayrılık belki de en doğrusu olmuştur, ne dersin? Seninle bu konuyu daha önce de konuşmuştuk, hatırlıyor musun? Bunun sağlıklı bir ilişki olmadığını."
"Ama o da benden hoşlandı." Kendimi savunma ihtiyacı hissettim. Çünkü bu doğruydu. "Onu zorlamadım ya da şart koşmadım. Herhangi bir müdahalede bulunmadım. O da bana karşı aynı duyguları hissetti. Ve tüm bunlar normal hayatın akışında oldu. Bunun hiç mi bir anlamı yok?"
Bir sanatçı olarak duygusal bir yapıya sahibimdir. Bazı duyguların ve karşılaşmaların anlamlı olduğuna inanırım. Mucize gibi görülen tesadüflerin de öyle. Birileriyle bağ kurduğumda bunu söküp atmak dışarıya gösterdiğim yanımın aksine çok zordur. Ece'yle de böyle bir durum vardı aramızda. Gerçekleri bilmese de doğal yollarla karşılaşmıştık ve birbirimizden hoşlanmıştık. Onu kaçırmamıştım, eve hapsetmemiştim, odaya kilitleyip anahtarı klozete atıp sifonu çekmemiştim. Öylece karşılaşıp birbirimizden hoşlanmıştık işte. Ne vardı bunda? Tesadüfen karşılaşıp birbirimize tutku duymamızın bir anlamı yok muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
General FictionUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...