🂡 KADEH | 34

424 71 12
                                    

-34-

❝Ece❞

Carlo gittikten kısa süre sonra kızlar da mutfağa, yardıma gelmişti. Bir çay koyup börekleri tabaklara koymanın nesi yardım istiyordu ki? Onların asıl amacı dedikodu yapmak ve Carlo'yla ne konuştuğumuzu öğrenmekti. Biz kızların mutfak dedikodusu meşhurdur. Aslı da bunun hakkını verecek sorular soracaktı, eminim.

Meredith tezgâha yaslanırken çatkapı misafir gelmesine biraz şaşırmış görünüyordu hâliyle. "Davetsiz misafir burada çok yaygın anlaşılan. Bizde kimse böyle haber vermeden gelmez."

Hatırı sayılır bir süre Amerika'da kaldığım için az çok biliyordum. Davetsiz misafir bizde olduğu kadar yaygın değildi. Davetsiz gidilmezdi genelde. Gidilse de ev sahibi kibarca reddederdi. Bizim kültürümüzdeyse bu ayıp karşılanırdı. Ha bana sorulacak olursa habersiz gelinmesi de ayıp sayılan bir şeydi ama bu biraz da samimiyete bağlıydı sanırım. Gülgün Hanım gibi dün bir bugün iki, yeni tanıştığım birinin gelmesini garipsemem normaldi. Ama canım ciğerim Meredith ya da Aslı gelse pekâlâ sorun etmezdim. Sonuçta aynı evde kalmışlığımız bile vardı, o denli samimiydik.

Mere'nin garipsediği durumu son derece anladığım için "Evet, bizim kültürümüz biraz böyle. Artık sıcak, samimi mi denir yoksa başka bir şey mi bilemedim ama..." dedim dudak bükerek.

Aslı ise aynı kültüre mensup olduğumuzdan bu duruma yabancı değildi, bu yüzden çok başka şeylere takılmıştı. "Komedi filmi aileleri gibiler ya." dedi gülerek. "Şu moralsiz anımda bile güldüm hâllerine."

Bu duruma katılan Mere "Cidden ya, o nasıl gelişti öyle?" derken Aslı'dan daha sessiz bir gülüşle karşılık verdi.

Aklına yeni gelmiş gibi tıksırarak güldü Aslı. "Bir de koltuğunun altında kutu oyunuyla gelmiş, çıldırırsın." Bu durum Aslı'nın pek bir hoşuna gitmişe benziyordu. Aniden bana döndü. "Bana bak o tüyü bitmemiş ergen sana abayı yakmış haberin olsun."

Meredith onun son cümlesinden zerre anlamamış biçimde bize bakıyordu. Bense elimi salladım umursamazca. "Aman, çocuk o daha."

Meredith ise merakla gözlerini kısarak "Carlo ne konuşmaya geldi mutfağa?" diye sordu sakince. Aynı soruyu Aslı soracak olsaydı bu kadar sakin olmazdı, ona oy birliğiyle eminiz.

Bense gerçekten umursamıyordum. Artık onun söylediği şeyleri ciddiye bile alamıyordum. "Aman bacak kadar çocuktan kıskanmış. Umurumda bile değil."

Aslı ise sanki bu anı bekliyormuş gibi "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini Niğde'ye deseydin." dedi elini sallayarak.

"Sence Carlo bu cümleden bir şey anlar mı?"

Doğru der gibi başını salladı Aslı. "Salak bu ya, yemin ederim."

Her konuda fikrini beyan etmeyen, daha ılımlı davranan Meredith bile bu kez duygularını gizleyemedi. "Aksini kimse iddia edemez." diye karşılık verdi başını iki yana sallayarak.

İlişkiler konusunda çok fazla tecrübesi varmış gibi bilge bir edayla kaşları havalandı Aslı'nın. "Ama erkekler biraz öyledir. Hep kaybedince akılları başına gelir."

Dudağımın kenarıyla güldüm. Ergen bir çocuğa karşı kaybedince mi? Gerçekten komikti. Carlo'nuki böyle bir durum değildi. "Aklının başına geldiği falan yok." dedim kendimden emin bir biçimde. "Bebek olsaydı kaçacak delik arardı yine."

Bunun ardından ikisi de bir şey söylemedi. Daha fazla oyalanmadan börek ve çaylarla salona döndük.

Gülgün çayını alırken "Ellerin dert görmesin hayatım." dedi gülümseyerek. Aslında böyle aniden gelen münasebetsiz biri olmasa ve meraklı biri olmasa iyi birine benziyordu bence. Herkese iyi biri demekten ne zaman vazgeçecektim acaba? Kalbimin üstündeki dikiş izini hep iyi biri dediklerim açmıştı. Bense arsızca hâlâ tam anlamıyla tanımadığım insanlara iyi diyebiliyordum. Gerçekten akıllanmazdım.

KADEH (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin