-23-
Eve döndüğüm gün, kafam iyiden iyiye karışmıştı. Fabri'ye duygularım olduğundan değil, onun duygularından bu denli bihaber olduğumdandı. Kırk yıl düşünsem Fabri'nin bana karşı böyle duygular beslediğini düşünmezdim çünkü hiç belli etmemişti. Buna dair hiçbir sinyal almamıştım. Hatta Aslı ve Meredith'in bile imalarını geri savuşturmuştum. Demek ki bir bildikleri varmış.
Eve gelir gelmez çantamı boşaltmak yerine kafayı vurup uyudum. Böylece merak içinde seminerde neler olduğunu öğrenmeyi bekleyen Meredith ve Aslı'ya açıklama yapma zorunluluğumdan kaytarmıştım.
O gün Fabri'yle olan dersie gelmiştim. Şükür ki iki dakika arayla derse yetişmiştim. Oteldeki konuşmamızdan sonra ilk kez karşılaşacağımız için bana nasıl davranacağını, aramızda nasıl bir iletişim olacağını bilemediğim için tedirgindim. Profesör Fabri'nin derslere zamanında gelinmesi konusundaki hassasiyetini tüm öğrencileri gibi ben de biliyordum.
Amfinin orta sıralarında kendime göre bir yer buldum. Uzağımda kalan Meredith'e bir göz kırptım ve önüme dönüp çantamdan defterimi çıkardım. Tam o sırada profesör derse girdi. Yüzü her zaman olduğu gibi betonu andıran bir duygusuzluktaydı ama beni en şaşırtan şey onun tarafından görmezden gelinmemdi.
Sanki oteldeki o konuşma aramızda hiç geçmemiş gibi hatta arttırıyorum, son günlerde arkadaşçıl bir ilişkimiz olmamış gibi mesafeliydi. Dersi anlatırken benim olduğum yere neredeyse hiç bakmıyor gibiydi.
Ders bitiminde usulca çantamı topladım. Bunu biraz da bilerek yaptım çünkü okul ortamında diğer öğrencileri varken Fabri bana her zaman mesafeli yaklaşırdı. Belki aş başa kaldığımızda bir şey söylerdi de ben içimdeki bu onu kırdığıma dair garip ve suçlayıcı duygudan kurtulurdum. Ancak hiç de öyle olmadı.
Ben toparlanana kadar Fabri çantasını topladı, benim olduğum yere bakmaksızın amfiden çıkıp gitti. Bana olan duygularını açıkladıktan sonra ilk karşılaşmamız da böylece son bulmuştu. Oldukça şaşırdığımı itiraf etmeliydim. Bunun sebebi, herkesin içinde özel muamele beklemem değildi. Herkesten ziyade beni görmezden gelmesiydi. Özel olarak beni görmezden gelmesi de bir özel davranıştı. Negatif anlamda olsa bile.
Ben sanmıştım ki bu konuşmadan sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ederiz. Eskisi gibi. Belki iki arkadaş gibi. Ama sanırım bu pek mümkün olmayacak gibiydi.
Dersten çıkarken Fabri'yle aramızdaki soğukluğu anlamış olacaktı ki çıkış kapısında ilerlerken merakla "Sizin aranızda bir şey mi geçti?" diye sordu Meredith. "Kavga gibi."
Omuz silktim. "Yo." Elbette aramızda geçen o masum konuşmadan bahsetmedim ama Meredith'in hayal ettiği gibi bir konuşma da geçmemişti aramızda.
Ben böyle söyleyince Meredith de sağ olsun, daha fazla üstelemedi.
Otelde olanların ardından haftalar geçmesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi Fabri'nin derslerine girip çıkıyordum ve aramızdaki öğretmen öğrencisini aşan tek bir hareketi bile olmamıştı. Bense ona olan duygularımı çözmeye çalışıyordum.
Ona karşı Carlo'ya hissettiğim duygulara benzer türden bir şey hissetmiyordum. Ama asıl mesele, ona karşı hiçbir şey hissetmiyor da değildim. Ona kendimi yakın hissediyordum. Onun yanında huzurluydum, özgürdüm, kendim gibiydim, güvende hissediyordum. Ancak oteldeki o konuşmadan sonra aramızdaki sohbet, arkadaşlık bıçak gibi kesilmişti ve ben Fabri'nin dostluğunu çok özlüyordum.
Carlo'dan ayrıldığım dönemde beni hayata döndüren, mutlu eden, yüzümü güldüren o adamın arkadaşlığını özlüyordum ve bu yalnızlık bana çıplak bir ağaç gibi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
General FictionUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...