-20-
Acımasız bir avcının elindeki çaresiz, cılız bir av olmama rağmen korku dolu bakışlarımı yatıştıramasam da ''Carlo gelme üstüme dedim.'' sözünü ardından yutkundum. Tabi bunu söylerken onun kollarının arasında olduğumu var sayarsak bu son derece saçma bir cümle kalıbı olmuştu. Hâlâ onun kollarında olmama rağmen geri adım attım onun keskin bakışrından kurtulmak istercesine. ''Beni de mi öldüreceksin?''
Durdu Carlo. Sadece ifadesiz ve soğuk bir biçimde gözlerime baktı. Yüzümü seyretti. Mideye indirmeden önce avını iştahla seyreden bir aslandan çok alakasızdı bakışları. ''Sen...'' dedi yalnızca tane tane konuşacağını hissettiren bir başlangıçla ve durdu yeniden. Birçok şeyi söylemek isterken hiçbir şey söyleyemiyor gibiydi. ''Benimle birlikte olmaya karar verdiğinde bir Rus ruleti oynadın aslında.''
Anlamayan bakışlarla yüzüne bakarken korktuğum adamdan hâlâ ne kadar etkilendiğimi düşündüm. Sanırım ben karşımdaki adamdan daha manyaktım. Çünkü mantıklı bir insan böyle bir durumda kaçıp kurtulmayı düşünürdü. Benim gibi karşısındaki adamın açıklamasını merak edeceğini hiç sanmıyordum.
''Ve sen bu Rus ruletinden sağ çıktığın hâlde ruleti kaybeden ilk kişisin.'' Gözlerini kısarak beni süzen adam ''En çok neye üzülüyorum biliyor musun?'' dedi ve ekledi. ''Beni tanıyamamış olmana.''
Her manyak gibi aniden atarlanıp sinir krizine girmesinden korkmama rağmen cevabımı esirgemedim. Bu da benim intihar şeklimdi sanırım. ''Kendini hiç gerçek manada tanıtmadığın için olabilir mi?'' Bakışları aynı ifadesizlikle üzerimdeydi ama susmadım. ''Gerçek Carlo'yu hiç anlatmadın. Ne zaman hakkında bir şey sorsam geçiştirdin, öğrenmemi istemedin. Ve geldiğimiz nokta bu.''
''Anlatsam anlar mıydın?'' Yüzü yüzüme bu kadar yakınken ifadesizliği bir milim ötemdeydi. Etkisinden kurtulamayacağım kadar baskındı ve başını iki yana salladı kendinden emin bir ifadeyle. ''Sanmıyorum.''
''Anlatmadığın için bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz.'' Bakışlarım neyine güvenerek ona meydan okuyordu bilmiyordum ama geri adım atmadım. Biraz daha sakin durmaya çalışarak söze girdim. ''Carlo-''
Ancak konuşmama fırsat vermeden kollarımdan tutarak beni sürüklemeye başladı adam. Acaba beni tavan arasındaki gizli bir yere kilitleyip kırbaçlayarak öldürecek miydi? Saçmalama Ece. Öldürmek istese tercih edeceği yol neden kırbaçlamak olsun? Ben nereye sürüklendiğimi bilmeden karşı koymaya çalışırken arkamdaki kapıyı açtı Carlo. Kapının önüne geldiğimizde kollarımı serbest bırakan adam ''Git.'' dedi sadece.
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Öğrendiklerime rağmen beni serbest bırakıyordu. Evinden kovuyordu. Ya polise gitseydim? Gerçek kimliğini açık etseydim? Yine saçmalıyorsun Ece çünkü gazete kupülerindeki adamın aslında Carlo olabileceği sadece senin düşüncen. Carlo belki böyle düşünmeni istedi. Velev ki gerçekten böyle olsun, yine de elinde kanıt niteliğinde bir şey var mı? Yok. Aptal birkaç gazete kupürü, o da Carlo'nun evinde kaldı zaten. Elinde avucunda hiçbir şey yok.
Yine de karşımdaki adamın beni öylece kapının önüne bırakmasına bir anlam verememiştim. Bana zarar vermemesine mi şaşırmıştım yoksa alelen beni evinden kovmasına mı içerlemiştim bilmiyordum. Ama bir süre yüzüme baktıktan sonra suratıma kapıyı kapatan adama şaşkınlık beslediğim bir gerçekti. Ne düşüneceğimi bilemez hâlde çıkıp gittim oradan.
Uzun uzun yürüdüm. Nereye yürüdüğümü bile bilmeden. Ne yani, şimdi her şey bitmiş miydi? Herhangi bir açıklama yapmadan, bir şey söylemeden, üzerine konuşmadan öylece bitmiş miydi? Ne olmuştu böyle? Biz ne yaşamıştık bu gece? Onca yaşananların ardından böyle bir son muydu hak ettiklerimiz? Carlo'nun tek kelime etmeden beni terk etmesi miydi? Bu muydu yani?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
General FictionUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...