-15-
Yeni başlangıçlar. Her zaman heyecanlı olduğu kadar korkutucu gelmiştir bana. Carlo'ya yeni bir şans verdiğim için pişman olacak mıydım bilmiyordum. Ama içimden bir ses bunu yapmazsam ömür boyu içimde kalacağını söylüyordu. Keşke deneseydim diye düşünüp duracağımı.
Ciddi ilişkimize başlayalı çok olmamıştı. Carlo'yla birbirimizi yeniden keşfediyor gibiydik ve yanımdaki adam oldukça uyumluydu. Çabasının farkındaydım. Bir şeyleri düzeltmeyi, uyum sağlamayı, orta yolda buluşmayı amaçladığı açıktı. Bakalım başarabilecek miydik? Birbirimize hissettiğimiz güçlü duygular bunun üstesinden gelmemize yardımcı olacak mıydı? Zaman gösterecekti.
O gün Carlo Morte Díaz'ın devasa güzel tablolarının sergilendiği galeriye gelmiştik. Etraf çok büyüleyiciydi. Birbirinden renkli, anlamlı tablolarla bezeliydi. Burası bana huzur veriyordu.
Büyük salondan içeri girdiğimizde ince, uzun boylu, esmer bir adam karşıladı bizi. Yanımdaki adama gösterdiği özen ve ihtimam da gözle görülür cinstendi. "Hoş geldiniz, Bay Díaz."
"Hoş bulduk, P. Yeni sergi için hazırlıklar nasıl gidiyor?"
P diye hitap ettiği ve gerçek adını bilmediğim adam "Efendim, bugün sanatçılara sergiden önce son rötuşlarını yapmaları için verilen sürenin son günü." yanıtını verdi. "Eserlerinizi gözden geçirmek isterseniz-"
Carlo'nun bakışları tahmin ettiğim gibi kendi tabloları üzerinde değil, kadeh tablosunun yanındaki yabancı bir tabloda geziniyordu. Şemsiyeli bir kadın resminde. Elleri ceplerinde, özeniyor mu yoksa aşağılayıcı bir tavır mı takınıyor anlaşılmayan bir bakışla süzdü tabloyu. "Willy buraya gelmiş ve silahını ateşlemiş." P'ye bakıp göz kırptığında ikisi de benim Fransız kaldığım bir konu hakkında bakışıp gülüştüler.
Her zamanki meşhur merakımla "Ne oluyor?" diye sordum P yanımızdan ayrılırken.
"Aramızda bir espri." yanıtını verdi Carlo. Sessiz merakıma karşılık açıklamakta gecikmedi. "Constable ve Turner arasındaki rekabeti duymuş nuydun?"
Bahsettiği iki ressamı da tanıyordum, eserlerini biliyordum ama rekabete gelince açıkçası işin magazin kısmından habersizdim. Bu yüzden sudan çıkmış balık gibi baktım yüzüne. "Hayır."
"Kibar ve gelenekçi Constable, edepsiz ve kaba Turner iki rakip ressamdır. Rekabetleri, eserlerini aynı galeride sergiledikleri dönemde kızışır. Yine böyle son rötuşları için ayrılmış bir günde Constable'ın Turner hakkında kullandığı bir tabiri alıntıladım." Hafif bir gülüşle ekledi. "P ile aramızda bir espridir."
Güldüm. "Garip bir rekabet anlayışın var, Carlo." Bir diğer merak ettiğim konuyu kısaca sormaktan çekinmedim. "O adamın adı gerçekten P mi? Yani π sayısı gibi?"
Benzetmem üzerine başını öne eğip güldü adam. "Hayır, adı Philip. Ama bana uzun geldiği için P diye hitap ederim. Aslına bakarsan o kadar uzun zamandır böyle hitap ediyorum ki neredeyse gerçek adını bile unutum."
Keyifli bir sohbetin ardından yine yüzümüzde güller açıyordu. Böyle gülmeyi özlemişim.
Carlo "Ben son rötuşlar için tablolarıma bir göz atayım ha, ne dersin?" diyerek yanımdan ayrılmaya hazırlanırken başımı salladım.
"Tabii, ben buradayım. Resimleri inceliyorum."
"Çok gecikmem."
"Anlaştık."
Carlo gittiğinde ister istemez ona bir şans verdiğim gün eve döndüğümde ve bu haberi verdiğimde evde kopan kıyamet aklıma gelmişti. Carlo'ya yeni bir şans verdiğimi söylediğimde Meredith beni çok fena fırçalamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
General FictionUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...