-31-
❝Ece❞
O gün canım çok yanmıştı.
Hayır, ortadan kaybolduğum günden bahsetmiyorum. Carlo'nun gözünde acınası konuma düştüğümü hissetiğim andan bahsediyorum. Benim gibi bebeğimin de istenmeyen çocuk olduğu bir kez daha yüzüme vurulduğu andan.
İnsan kendi söz konusu olduğunda bir şekilde başa çıkabiliyordu durumla. Ama konu küçücük bir bebek olduğunda... Daha var olduğunun bile farkında değil, kendini dahi savunamıyor. Sadece bir hatanın ortaya çıkardığı küçük bir şey. Onu koruma içgüdüsüyle dolarken, kendi canımı bile hiçe sayıp ilk onu merak ederken Carlo'nun onun hakkındaki soğukkanlı tutumu öyle kalp kırıcıydı ki.
Ona kızamayacağımı biliyordum. O hiçbir zaman bana yalan söylememişti. Kendiyle ilgili, bir ilişki adamı olmadığıyla ilgili hiçbir zaman yalan söylememişti. Sadece alışmaya çalışmıştı, bir ilişki yürütmeye çalışmıştı ama olmamıştı işte. Denemişti ve olmamıştı. Ona kızabileceğim tek konu dengesizliğiydi. Bir gelmişti bir gitmişti. Beni de aptala çevirmişti. Ama bebek konusundaki kararlılığını gözlerinde görmüştüm. Dolayısıyla yapmam gereken bir şey, vermem gereken bir karar vardı. Ben de üstüme düşeni yapmaya karar verdim.
Canım öyle yanıyordu ki, şuan arkadaşlarımın tesellisi bile bana kendimi iyi hissettirmeye yetmiyordu. Yanı başıma oturmuş durumu anlamaya çalışırken benimle dertleşiyorlardı. Sanki benim yüzümden hayatları darmadağın olmamış, düzenleri bozulmamış gibi.
Aslı şaşkınca "Kızım ne acelen vardı? Arkandan atlı mı kovalıyordu da gittin aynı gün pişman olabileceğin bir karar verdin?" diye sordu.
Verdiğim karardan pişmanım ya da değilim diyemezdim. Açıkçası kafam şuan öyle karışıktı ki doğru kararı mı vermiştim ondan da emin değildim. Ancak bildiğim tek bir şey vardı, kimsenin bana acımasını istemiyordum. "Carlo'nun gözünde acınası olmak istemedim." Bunu söylerken içim paramparça olsa da güçlü durmaya çalışmıştım.
Aslı ise benim kadar rol yapma gereği duymuyordu. "Carlo'nun gözüne sıçayım." dedi hınçla. "O önce kendine acısın, salak adam! Güvendiğimiz dağlar kayak merkezi oldu anasını satayım."
Meredith ise benim akılcı yanım gibiydi. Bana şefkat göstermek isteyip çekinen yanım gibi. Uzanıp elimi tuttu gözlerini kapatırken. "Sen doğru olanı yaptın, üzülme."
Aslı bu fikre şiddetle karşı çıktı. "Ya nereye doğru yaptı? Kararı bile Ece vermedi ki. Bir öfkeyle gitti aldırdı bebeği. Her şey Carlo yüzünden oldu. Pislik herifin yaptığına bak."
Meredith onaylayarak başını sallarken "O konuda hemfikiriz zaten." yanıtını verdi. "Ama Carlo'dan bir şey olmayacağı en başından belliydi zaten. İlk gördüğüm andan beri gözüm tutmamıştı o adamı."
Bense tüm sorumluluğu üstüme aldım çünkü kararı ben vermiştim. "Boşuna kızmayın ona. Ben ne yaptıysam kendime yaptım. O hiçbir şeyi zorla yapmadı ki. Ben de istedim. Yalan mı?" Bu konuya ikisinin de itirazı yoktu. "Kimse beni sevmezken zorla kendimi sevdiremem."
Aslı'nın gözleri büyüdü. "Saçmalama kızım!" Klasik kız arkadaşlar gibi "O senin gibisini bundan sonra mumla arasa bulamaz." tarzı teselliler verdi. Ben de üzülmesin diye zorla tebessüm etmeye çalıştım, ne yapabilirdim ki?
Dudaklarını merakla bükmüş olan Meredith ise düşünceliydi. "O da bir garip. Hem her şeyin sorumlusu, hem her şey istediği gibi oldu hem de salonda başını ellerinin arasına almış öylece düşünüp duruyor."
Eminim bebeği düşünmüyordu. Sonuçta onu istemediğini açık açık söylemişti. Anlamam için daha ne yapmalıydı, neşterle karnımı deşip bebeği çıkarması mı gerekiyordu? "Başımızda bin tane bela var. Tek dert bu değildi ki. Bu işin içinden nasıl çıkacağımızı düşünüyordur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADEH (+18)
Ficción GeneralUYARI: Bu hikâyede kötü örnek teşkil edebilecek davranışlar ve yoğun miktarda cinsel içerik bulunmaktadır. ❝ Açık konuşmak gerekirse hayatımın aşkını nerede bulacağımı pek düşünmemiştim. Ve tabii onunla bir kumarhanenin önünde üzerine kusarak tanışa...