4

129 19 80
                                    


"Al bakalım bunu da ye." Henüz yeni masaya oturmuş ve bir şeyler yemeye başlamıştık. Dersine az kaldığını bildiğim için çok uzatamamıştım.

"Doydum artık ahjussi." Eliyle karnını sıvazlamış ve bana gülümsemişti. Ben de ona gülümsemiştim. Ona ellerimle yemek yedirmek bir terapiydi. "Tamam bu son." Son uzattığımı da yemişti. Ayağa kalkmış ve alnına bir öpücük bırakmıştım. Yine bana güzel gülüşünü göstermişti.

Yemeklerle beraber getirdiğim bazı paketleri alıp tekrar yerime oturmuştum. "Burada yedi farklı kıyafet var. Eğer beğenmezsen daha da söyleyebiliriz. Üniversitenin en havalı doktoru sen olmalısın." Dediklerime gülmüştü.

"Zaten tek tip kıyafet giyiyoruz ahjussi. Bunlara gerek yoktu." Sanki bilmiyordum! Açıp baksa anlayacaktı. "Açıp bakmadın bile." Bozulur gibi yapmıştım. "Ya! Tamam! Hemen bakıyorum ahjussi!" Minik elleriyle tek tek hepsini açmıştı. "Ahjussi..."

"Tek tip ama yedi farklı renk. İstediğini seç." O minicik ağzı şoktan açık kalmıştı. "İnanamıyorum!" Hepsine tek tek bakmıştı. "Ben bunu kabul edemem ahjussi." Ona göz devirmiştim. "Sana hediye alamayacak mıyım? Bu kalbimi kırar."

"Yani almamanız daha iyi olmaz mı? Sonuçta henüz çıkmıyoruz." Dalga geçiyor olmalıydı. "Çıkmıyoruz ama sabaha kadar sevişiyoruz ve ben sana hediye alamıyorum." Gülmeye başlamıştı. "Ama yine de bunlar çok fazla." Elini tutup gülümsemiştim. "Fazla değil az bile. Sana dünyaları vermek istiyorum." Parlak gözleriyle bana bakıyordu. "Yaa ahjussii!" Onu şımartmak hoşuma gitmişti. Bunu sık sık yapacaktım.

"Ahjussin seni çok seviyor Jimin-ah." Elimi daha sıkı tutmuş ve yerinden kalkıp bana sarılmıştı. "Ben de ahjussimi çok seviyorum." Kucağıma oturmuştu bile. "Jimin-ah tekrar yapamayız. Okula gitmelisin. Hazırlan hadi, seni fakültene bırakacağım."

"Peki ya siz ne yapacaksınız? Tüm gün beni mi bekleyeceksiniz?" Keşke. "Maalesef şirkete gitmem gerekiyor yoksa inan dibinden ayrılmazdım." Burnuna bir öpücük bırakmıştım. Arada böyle şirinleşiyorduk. "Şirket mi!?" Neye şaşırmıştı ki? Zengin olmasam nasıl ona böyle şeyler sağlayacaktım? "A evet öyle minik bir şirketim var. Min Holding." Gözleri kocaman açılmıştı. "Ne?!" Bunu beklemiyor olduğu çok belliydi. "Min Holding'in sahibi misiniz!?"

"Yani henüz babam ölmediği için tam sahibi değilim ama eli kulağındadır." Babam ölüm döşeğindeydi. Üzgün müydüm? Asla. Doğum günden beri bana acı çektiren bir adamın neyini sevebilirdim ki? Hâlâ daha hayatımı mahvediyordu. Ölse de yıllardır beklediğim özgürlüğüme kavuşsam diyordum bazen. Bana kalpsiz demeyin. Yaptıklarını öğrenince bana hak vereceksiniz. "Hasta mı?"

"Evet hasta." Sinirlenmiştim istemeden. "Bunun için üzüldüm." Dudağını büzmüştü. Hayır o pis adam için üzülmemeliydi. "Hayır Jimin-ah sakın üzülme. O ölmeyi hak eden biri." Gözlerimi ondan kaçırmıştım ve bakışlarımı zeminde gezdiriyordum. Minik ellerini yanaklarıma koymuş ve ona bakmamı sağlamıştı. "O size kötü mü davrandı ahjussi?" Bana endişeli bakıyordu. Onu ısırmak istiyordum. "Sorun değil Jimin-ah."

"Eğer anlatmak isterseniz sizi dinlerim." Sıkıca bana sarılmıştı. "Sizi anlayamam belki ama böyle sarılabilirim isterseniz." Sen bana sarıl ve hiç bırakma olur mu? Minicik elleriyle sırtımı sıvazlıyordu. Ölecektim. Gerçekten kalbinden öpmek istiyordum. "Sarılmak için bunu bekleme lütfen, bana hep sarıl."

"Hep sarılacağım ve hiç bırakmayacağım."

*

"Dersin bittikten sonra seni yine buradan alacağım, tamam mı?" Yanaklarını okşamıştım. "Tamam ahjussi! Sabırsızlanıyorum!" Heyecanlı görünüyordu, gözleri pırıl pırıldı. "Sonra görüşürüz ahjussi! Aa ve unutmadan..." Yaklaşıp dudaklarıma hızlı bir öpücük bırakmıştı. Ben bunu beklemediğim için karşılık verememiştim ama bu his çok güzeldi. "Kendinize dikkat edin!" Arabadan hızla inmiş ve bana el sallayarak fakültesine doğru yürümüştü. O binaya girene kadar onu izlemiştim. "Tanrım! Neler yaratıyorsun böyle!?"

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin