22

66 16 15
                                    


"Ahjussi?" Uyandığımda onun yatağındaydım ama yatak boştu. Yavaşça kalktığımda dünden kalan yorgunluğumu atamadığımı fark etmiştim. Hâlâ her yerim sızlıyordu. "Jimin?" İçeri kahvaltılık dolu bir tepsiyle girmişti. "Günaydın ahjussi!"

"Günaydın meleğim. İyi hissediyor musun? İyi uyudun mu?" Gülümsemiştim ona. "Sana sarılarak uyumak iyi geldi. Ama her yerim ağrıyor." Elindekini kenara bırakıp yanıma oturmuştu. "Uzan şöyle." diyerek beni yüz üstü yatırmıştı.

Önce boynumdan başlamış sonra da omzuma, oradan da tüm sırtıma ve belime masaj yapmıştı. Vücudum gevşiyor gibiydi. "Ah, evet ahjussi. Orası çok ağrıyor." Biraz ben de nazlanıyordum ama her neyse.

Dakikalarca bunu sürdürmüştü ve gerçekten de iyi gelmişti. "Hastaneye ne zaman gideceksin?"

"Sanırım bugün biraz daha geç olur. Mesajlara bakayım." Tahmin ettiğim gibi Doktor Bang hepimize biraz dinlenmemiz için izin vermişti. Ama öğleden sonra işimizin başında olmamızı istiyordu. "Öğlene kadar buradayım yani çok vaktimiz yok."

"Kahvaltı yapmak ister misin? Sonra ofise gitmem gerekiyor ama benimle gelir misin?" Başımı sallamıştım hızlıca. O da bana bir şeyler yedirmeye başlamıştı.

İkimiz de konuşmamız gereken şeylerden kaçıyorduk. O da açmıyordu ve ben de açmıyordum ama bir noktada konuşmamız gerekiyordu gelecek hakkında.

*

Ona bir şeyler yedirmemin ardından kalkmış ve giyinmesi için yalnız bırakmıştım. Bir yandan da mutfakta yarattığım dağınıklığı topluyordum. Evet barışsak da hâlâ aramızda mesafe vardı ve bu, konuşursak halledilirdi ama ne o ne de ben konuyu açabiliyorduk.

"Ahjussi." Arkamdan gelmiş ve sarılmıştı. Başını sırtıma yaslamış öylece duruyordu. "Bebeğim, dün gece Hobi hyungun ile konuştum. Aramanı istemişti ara istersen."

"Konuştunuz mu? Ne dedi?" Meraklanmıştı. "İyi olup olmadığını sordu ve gayet sakindi. Sorun yok yani." Gülümsemişti. "Anladım, o halde gidip arayayım onu." Mutfaktan çıkmıştı. Ben de işime devam etmiştim. Daha sonra salonda onu beklerken gülümseyerek girmişti içeri. "Şey, ahjussi."

"Evet?" Biraz gergin gibiydi. "Hyunglarım seninle yüz yüze tanışmak istiyor. Geçen seferki tartışma yerine düzgünce oturup yemek yiyelim diyorlar."

Pekala, bu biraz ani olmuştu. "Bugün mü?" Gelip yanıma oturmuştu. "Bugün olması şart değil ama en yakın zamanda istiyorlar."

"Ailenle tanışacağım yani." Kabul etmeliydim ki biraz gerilmiştim. Biraz mı? Hayır çok gerilmiştim. Dün konuştuğum hyungu gayet sakin olsa da ofisime gelen en büyük hyungu biraz sinirliydi. O beni geriyordu.

"Ailemle tanışacaksın ve hatta ailemden biri olacaksın. Yani eğer istersen." Gözleri parlak parlak bakıyordu. Gülümsemiş ve cevapsız bırakmıştım o an. "O halde yarın akşam yemeğine ne dersin? Hemen tanışırsak aile olma işini hızlandırabiliriz."

"Olur tabii ki!" Birbirimize gülümsemiştik. "O halde hadi gidelim." Ben kalkmıştım ki elimden tutup durdurmuştu. "Ahjussi, bana kırgın mısın?" İşte konuşmamız gereken konular açılıyordu. "Hayır değilim bebeğim, kalbimi iyileştiriyorsun ne kırması?" Eğilip alnından öpmüş ve yanaklarını okşamıştım. "Bunları daha sonra konuşalım olur mu? Şimdi gerçekten işe gitmeliyim."

Başını sallamış ve elimi bırakmadan kalkmıştı. Hazırlandıktan sonra ise arabaya binmiştik. Yolculuğumuz kısa sürmüş ve şirkete varmıştık. Binaya girdiğimizde somurtmuştu bir an ama ona baktığımı fark edince hemen gülümsemişti. Bunu elbette ki soracaktım.

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin