2

280 20 92
                                    


her şey biraz hızlı ilerleyecek fakat bilirsiniz sürat felakettir ehehhee ☺️

#######

"Hoşgeldiniz efendim!" Bana 'hoşgeldiniz' diyen garsona bakmamıştım bile. Gözlerim yine onu arıyordu. Muhteşem güzellikteki bir çocuktu o. Her gün aynı saatlerde bu kafede bulunurdu. Kulaklıklarını takar ve sessizce çizim yapardı. Ben ise ona ve güzelliğine tutulmuş bir adamdım.

İşte oradaydı! Tüm güzelliğiyle, narinliğiyle orada oturuyordu. Elbette yine çizim yapıyordu. Bugün onunla konuşmaya kararlıydım. En azından varlığımın farkında olup olmadığını öğrenmek ve eğer farkında değilse de kendimi belli etmek istiyordum. Gerisi de zamanla olurdu herhalde. Tezaghın arkasındaki garsona doğru yönelmiştim. "Siparişiniz nedir efendim?"

"Sadece iki kahve lütfen." Hızlıca, hazırlanmış kahveleri almış ve onun oturduğu masaya yönelmiştim. "Oturabilir miyim genç adam?" Başını kaldırıp bana bakmıştı. Tanımaya çalışıyor gibiydi ama kesinlikle tanıdığına emindim. Onunla neredeyse yedi aydır masadan masaya bakışıyorduk. Tanımadıysa bu onun ayıbı olurdu. "Oturun lütfen."

Elimdeki kahveyi onun önüne koyarak tam karşısına oturmuştum. O ise çizimlerini topluyordu. İşi bitince çizim defterini bir kenara koymuş ve bana bakmıştı. Sanki bir şey söylememi istiyor gibiydi. Ama ben onun güzelliğinde kaybolmaktan kim olduğumu bile unutmuştum. "Kahve için teşekkür ederim." Galiba benden iş çıkmayacağını anlayınca o konuşmuştu. "Sen iste yeter ki. Tüm dükkanı bile alırım." Bu ne özgüven Min Yoongi, kendine gel. Gerçi güvenecektim tabii. Koskoca şirketim vardı.

Ben öyle söyleyince gözleri faltaşı gibi açılmıştı. "Buna gerek yok. Teşekkür ederim." Sanki yeni kendine gelmiş gibiydi. Yanaklarının al al oluşunu görebiliyordum. "İzninizle lavaboya gitmeliyim." Başımı sallamıştım ve ardından kalkmıştı.

Kenara koymuş olduğu çizim defteri gözüme çarpmıştı tam o an. Yapmamalıydım belki ama o an merak duygum beni yenmişti. Elime aldığım defterin her sayfasını tek tek incelemiştim ama bir sayfada kalakalmıştım.

Bu bendim. Hem de o kadar güzel çizilmişti ki kendime hayran olacaktım. Bir sonraki sayfayı açtım ve yine ben vardım. Buna inanamıyordum! Camdan dışarı bakarak kahve içtiğim bir anı resmetmişti. Diğer sayfaya geçince ağzım açık kalmıştı. Tanrım! İkimizin öpüştüğü bir çizim vardı! Hemen defteri kapatmıştım o an. Kalbim küt küt atıyordu. Yoksa o da benimle ilgili böyle hayaller mi kuruyordu?

"Ah hayır! Gördünüz mü yoksa?" Tam arkamdan gelen sesle o tarafa doğru dönmüştüm. Baktığımı görmüş olmalıydı. "Ben-" İşaret parmağını dudaklarıma koyup konuşmamı engellemişti. "Sorun değil. Kötü olan hiçbir şey çizmedim bayım." Kötü olan bir şey yoktu zaten. Hatta o çizimi gerçekleştirmek istiyordum.

Hızla ayağa kalkmıştım. Bir şey demeye gerek yoktu. Kenarda duran çantasını ve defterini kapmıştım. Daha sonra onun bileğinden sıkıca tutarak arabama götürmüştüm. Çizim gözümün önünden gitmiyordu. Zaten birazdan gerçek olacaktı.

Arabanın kapısını açmış ve binmesini sağlamıştım. Eşyalarını da arka tarafa koyup şoför koltuğuna oturmuştum. "Nereye gidiyoruz?" Hızla sürüyordum. "Çizdiklerini yapmaya." Gülümsediğini görebiliyordum. "Ama ben şimdi yapmak istiyorum, tam şu an."

Ani fren yapıp kenara çekmiş ve ona dönmüştüm. Gözlerimin içine içine bakıyordu. Ne ben ne de o dayanabilecek gibiydik. Hızlı ve ani bir şekilde olmuştu her şey. Aylarca birbirimizle konuşmazken şimdi on dakika içerisinde öpüşecek konuma gelmiştik. "Güzel dudaklarını burada mı öpmeliyim?"

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin