15

65 16 13
                                    


Taehyung ve Jungkook ile konuşmamızın üzerinden haftalar geçmişti ve o haftalar içerisinde de ben onların anlattıklarını düşünüp durmuştum. Ahjussiye koskocaman bir özür borçluydum. Zaten yaşadıkları yüzünden kırılmış kalbini çok kırmıştım. Beni affetmezdi belki de, bilemiyordum.

"Geldik! Hadi inelim Jimin!" Taemin ile beraber staja başlayacağımız hastaneye gelmiştik. Otobüsten inmiş ve girişe doğru yönelmişken hastanenin karşısındaki Min Holding yazan kocaman binaya bakmıştım. Ahjussi içeride olmalıydı. Onu görebilir miydim bilemiyordum ama görmek istiyordum.

Düşünceler eşliğinde içeri girmiş ve bizi karşılayan iki doktora gülümsemiştik. "Merhaba efendim! Ben Park Jimin!" Eğilip karşımızdaki iki doktoru da selamlamıştım. "Ben de Lee Taemin!" Taemin de aynı şekilde selam vermişti. "Amanın! Siz ne tatlısınız öyle!? Ben Doktor Bang Si Hyuk ve bu da Doktor Park Jin Young. Sizinle biz ilgileneceğiz!" Doktor Bang Si Hyuk oldukça sevimliydi doğrusu.

Dördümüz bir odaya girmiştik. İki doktorun da aynı odada olmasını başta garipsesem de sonradan hastane yöneticilerinin de onlar olduğunu öğrenmiştik. Vay canına! Ciddi anlamda önemli insanlarla bir arada olup eğitim alacaktık. Bu muazzamdı.

Bize odalarında açtıkları alanı gösterip bugün sadece ortama alışmamızı istemişlerdi. Diğer stajyerlerle de kaynaşmıştık gün içinde ve çıkışta bir kafeye oturup sohbet etmiştik. Sanırım arkadaş çevrem gelişiyordu. Birkaç günümüz sakin geçmişti böyle. Ara sıra camdan şirket binasına bakıyordum. Acaba orada mı merak ediyordum. Ya da benim burada olduğumu biliyor mu merak ediyordum. Şimdi ne yapıyordu acaba?

*

"Karşıdaki hastanede staja başlamış efendim." Jimin ile hiçbir şekilde irtibata geçmesem de onu arada yokluyor, nerede ve ne yapıyor olduğuna baktırıyordum. "Demek başlamış." Başımı sallayıp önümdeki belgelere dönmüştüm. "Bugünlük başka bir isteğim yok, çıkabilirsin."

Odada yalnız kalışımla geriye doğru yaslanıp gözlerimi yummuştum. Onu özlemiştim, hem de çok özlemiştim. Gözleri, bakışları, dokusu, kokusu... Her şeyini istiyordum işte. Bana söyledikleriyle kalbim kırılmıştı belki ama yine de onunla beraber olmak istiyordum. Her ne kadar o beni istemese de ben ona varlığımı hatırlatmak istiyordum ve işte bu yüzden bir çiçek ile mektup göndermeye karar vermiştim.

Mektubu bu gece yazacaktım. Yarın sabah da çiçekler ile ona gönderecektim. Sarı papatyalar ve beyaz güller ile karışık bir buket istiyordum. Benim için en özel çiçekler onlardı. Annem ve Jimin gibiydi.

*

Hastaneden çıkarken Taemin elinde, sevgilisinin gönderdiği hediye ve çiçekle yanımda duruyordu. Sevgilisiyle olan ilişkisini seviyordum. Her ne kadar askerde de olsa Taemin'i yalnız bırakmıyordu. "Jimin! Bak!" Parmağıyla bana ahjussinin şirketinin önünü göstermişti.

Ahjussi arabasına binmeye hazırlanıyordu. Bakışları yerde olduğu için beni görmemişti ama bir an için başını kaldırınca gözlerimiz kesişmişti. Aniden yürümeyi kesmişti. Sadece bana bakıyordu ve ben de sadece ona bakıyordum. Aramızda iki şerit yol vardı sadece ve şansımıza hiç araba geçmiyordu o an.

Koşup kollarına mı atlamalıydım yoksa ayaklarına kapanıp özür mi dilemeliydim o an seçemiyordum doğrusu. Bir süre süren bakışmamızı o sonlandırmıştı. Başıyla selam vermiş ve yarım bir gülümseme sunarak binmişti siyah camlı arabasına.

*

Arabaya bindiğimde kalbim hızla çarpıyordu. Camlarım filmli olduğu için şimdi rahat rahat ona bakabiliyordum. Güzel bebeğime doktorluk yakışacaktı. Onu öyle görebilmeyi umuyordum. Her akşam heyecanlı heyecanlı bana hastalarını anlatsın, hastanedeki dedikoduları beraber yapalım, canını sıkan bir şey olduğuna beraber çözelim istiyordum.

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin