35

61 10 23
                                    


"Sen beni aptal mı sanıyorsun Fiona!? Eski tehdit yöntemlerini akıl edemeyeceğim mi sanıyorsun? Bir anda arkadaş olalım dediğinde normal durduğunu mu sanıyorsun?" Ahjussi, polisler tarafından tutulan Fiona'ya doğru konuşmuştu. Ben ise hâlâ olduğum yerde dikiliyordum.

"O parmaklıkların ardında çürüyeceksin Fiona ve lütfen televizyonu açık tut. Bir dostum(!) olarak düğünümü izlemeni çok isterim." Fiona bozulmuş görünüyordu. Ahjussi ona bir adım daha yaklaşmıştı. "Bir daha ona da bana da yaklaşmaya cüret etme. Seni yok ederim, duydun mu beni?"

"Pişman olacaksın." Ahjussi gülmüştü buna. "Hep öyle derler değil mi?" Polislere işaret edince Fiona'yı götürmüşlerdi. "Görürsün Min Yoongi! Pişman olacaksın!" Polislere direnirken böyle konuşup duruyordu. Dışarıda basının bulunduğunu da camdan görebiliyordum. Kurtulmuştum, bitmişti. "Ahjussi!"

Ona doğru koşup sarılmıştım. "Ben çok korktum! Seni göremeyeceğim sandım!" Ağlamaya başlamıştım. O da beni sıcacık kollarıyla sarmıştı. "Bunu seninle de konuşacağız Jimin." Hâlâ sinirliydi ama en azından sarılmıştı. Elbette haklıydı, ona bir özür borçluydum.

Elimden tutmuş ve beni çıkarmıştı uçaktan. Bu kez basın bizi çekiyordu. Yoongi adamlarına onları çıkarması için işaret etmişti. "Jiminie!" Hyunglarım da çok endişelenmiş olmalıydı. "Hyungie!"

*

Her şey planladığım gibi olmuştu.

Fiona, Jimin'i ilk tehdit ettiğinde gerçekten bilmiyordum ama tesadüfen ilerleyen günlerde öğrenmiştim. Jimin'in takip ettirildiğini ilk fark ettiğimde eve ne olur ne olmaz diye kamera taktırmıştım. Hem içeride hem de dışarıda vardı. Tesadüf bu ya, onun tehdidinden bir süre sonra bakacağım tuttu. Ses kayıtlarına kadar her şeyi dinledim ve delirdim resmen.

Hemen ortaya çıkarabilirdim evet ama şirkete olan yardımını henüz kesmesine izin veremezdim. Şirketimin batmasının sebebi oydu ama belli etmedim bildiğimi. Minnettar davrandım fakat içim öfke doluydu.

Jimin'in sakladığı şeylerden dolayı üzüldüğünü gördükçe öfkelendim. Bana anlatsın diye tanıdığım fırsatları geri ittirdikçe öfkelendim. Ona boyun eğmesine izin verdikçe öfkelendim. Fiona'ya karşı büyüyen öfkem illegal yollara sokabilirdi beni ama risk almamaya karar verdim.

Polis ve hukuk ekibimle birlikte bu planı yaptım. Fiona'yı evlilik teklifimi görmesi için çağırmamın sebebi de buydu. Onu suç üstünde yakalamaktı bir nevi ve olmuştu. Polisler Fiona'yı götürürken basın da bunlara bir bir şahitlik etmişti.

Buraya gelirken olan her şeyi aileme anlatmıştım. Şimdi hyunglarım ona sarılıyordu. Taehyung, Jungkook ve Taemin de onu teselli etmekle meşguldü.

Jimin zorlanmıştı biliyordum. Tanrı'ya ona güç vermesi için yalvarmıştım sürekli. Güçlüydü benim bebeğim biliyordum. "Ahjussi!" Seokjin hyunguna sarılmayı bırakıp bana sarılmıştı sıkıca. "Gerçekten özür dilerim!" Bana sarılıyor ve ağlıyordu. "Ben, ben size bir şey olur diye çok korktum. Söyleyemedim."

Ona kıyamıyordum ki. "Şşş, sorun yok bebeğim tamam mı?" Sarılmayı bırakıp elinden tutup önünde tekrar diz çökmüştüm. Gülümsemişti bana. Yarım bırakılan evlilik teklifimi etmeliydim bana sorarsanız. "Seninle tüm ömrümü geçirmeme izin verir misin?"

"Evet, evet, evet!" Yüzüğü boşverip tekrar bana sarılmıştı. Daha doğrusu üstüme atlamıştı. O her şeyimdi gerçekten. Çok tatlı ve çok güzeldi. Benim olmak içindi ve öyle de olmuştu. Artık o sonsuza dek benimdi.

* !smut içerir!

"Ah ahjussi!" Teklifin ardından karakolda işlerimizi halletmiş ve daha sonra ise hyunglarımı, Taemin'i, Jungkook'u, Taehyung'u evlerine bırakıp ahjussinin evine gelmiştik. "Şşş, sakinleş bebeğim."

Aşırı sıcaktı o an orası. İçimdeki sıcaklık da bunu arttırıyordu. Çarşafı sıkıp duruyor ve sadece inleyebiliyordum. "Ahjusii! Ah!" Hızlandıkça deliriyordum. Kalçam mahvolmuş durumdaydı ama aldığım zevk bana her şeyi unuttuyordu. Ben sonsuza dek biricik aşkımla olacaktım ve bunun mutluluğuyla daha çok zevk almaya başlamıştım. "İncecik belin aklımı kaçırmama sebep olacak bebeğim."

"Daha fazla istiyorum! Daha hızlı istiyorum!" Belimi daha sıkı kavramıştı. Kasıkları her kalçama çarptığında çıkan ses beni deli ediyordu. Gözlerim kayıyor ve sıcak basmasından dolayı bayılacak gibi hissediyordum. Başımı yatağa gömmüş ve kalçama yediğim şaplaklara karşı çığlık atmıştım. Ahjussi ile ilk kez bu kadar sert sevişiyorduk.

"Yoongi!" Adını kullanmak onu tahrik eden bir noktaydı. Tabii kullandığım ses tonu da etkiliyordu ama ahjussiye ne zaman adıyla seslensem aşırı hoşuna gidiyordu. "Bebeğim!" Yavaşlamıştı nihayet. Fakat yavaş da olsa içimde hareket halindeydi.

Nefes nefeseydik ikimiz de. İçimden çıkmadan beni sırt üstü çevirmiş ve en dibime girmişti. Göğüsüm inip kalkarken izlemeyi seviyordu. Ben de içimi dolduran sıcaklıkla gülümsüyordum. "Yemek istiyorum."

Yavaşça başımı kaldırmıştım ve ellerimi ona uzatmıştım. Tutup kaldırmıştı ve ben önünde direkt diz çökmüştüm. "Al beni bebeğim." Dudaklarımı yalayıp gözlerine kitlenmiştim. Asla gözlerimi gözlerinden ayırmadan ağzıma alıyor ve inildeyip duruyordum. "Aferin sana güzelim."

Saçlarımı sıkıca tutuyor ve kendini ittirip duruyordu. Yüce penis yine muazzamdı. Dudaklarımı becermesini seviyordum. Onun tadına varmayı da öyle.

*

"Mmhh!" Onu duşa kabine yaslamış ve öne doğru eğmiştim. Kalçasını dilimle becerirken deliriyordu. Penisimi içinde istiyordu ama onun açlığına henüz yanıt vermiyordum. "Ahjussi! Hadi! Hadi!" Başımı deliğinden kaldırmadan kalçasına şaplak atmıştım. "Ah! Ahjussi!"

"Mmm, muazzam." Yavaşça kalkıp tam arkasına yerleşmiştim. Kalçasını direkt kasıklarıma yaslamıştı. İstiyordu beni en derininde. "Yoongi! Hadi! Hadi dedim!" Adımı kullandığında deliriyordum resmen. "Duyamıyorum bebeğim."

"Yoongi! Beni deli ediyorsun! İstiyorum diyorum! Ah kasıklarım ağrıyor artık!" Ona daha fazla acı çektirmek istemediğim için sertçe girmiştim içine . Attığı çığlık banyoda yankılanırken hızlı hızlı gelgit yapıyordum. "Yoongi! Ah!"

"Hoşuna gidiyor mu bebeğim? Hmm?" Cevap veremiyordu çünkü nefes nefese kalmıştı. Çıkardığı iniltiler, önümdeki muazzam beden nefesimi kesiyordu. "Yoon-ah!" İçine tamamen girmişken penisini hızla çekiyor ve rahatlamasını sağlıyordum.

İkimiz de tükenince küvete kendimizi bırakmıştık. "Çok yoruldum Yoongi." Kucağımda oturuyordu, iyice yaslanmıştı bana. "Bir tur daha yaparız diyordum ama."

"Ya! Ahjussi! Delirdin mi!? Ölecektim en son!" Bana dönmüş ve kızmaya başlamıştı. "Şaka yapıyorum bebeğim." Gülümsemişti hemen. "Tamam öp hadi." Dudaklarına minik bir öpücük bırakmış ve saçlarını yıkamaya başlamıştım. "Ahjussi."

"Evet güzelim?" Gülümsemişti bana. "Gerçekten de evleneceğiz." Gözleri ışıl ışıldı bebeğimin. "Evet güzelim evleneceğiz."

"Ben bir kahve ile buralara geleceğimizi düşünmezdim doğrusu." Kıkırdamıştı kendi kendine. "Olan her şeyden çok mutluyum ama yine de o an bunları söyleseler inanmazdım sanırım."

"İnan bana, benim de öyle güzelim." Çok güzel gülümsüyordu bana. Uzun uzun gözlerime bakıyordu. "Ahjussi bir şey sormak istiyorum." Merakla ona bakıyordum. "Ama üzmek için söylemiyorum bunu." Hâlâ söylemesini beklerken konuşmuştu. "Şey, eğer annen yaşıyor olsaydı ve ben onunla tanışsaydım beni sever miydi sence?"

Böyle bir soru asla beklemiyordum. Bir süre bir şey diyememiştim. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum yine. "Ah, ahjussi ağlama ama." Yanaklarımı silerken onun da gözleri dolmuştu. "Eminim annem seni çok severdi. Eğer bizi görüyorsa bu yorgun kalbimi mutlu ettiğin için seni çok seviyor olmalı."

"Kalbin hiç yorgun olmasın tamam mı? Ben kalbinin mutlu olması için her şeyi yapacağım. Orası benim evim ahjussi orayı hep iyi tutacağım."

#######

tamam abi tamam ben çok yalnızım yüzüme vurmayın artık (kendi yazdığım karakterler sağ olsun acı çekiyorum)

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin