7

90 16 55
                                    


Ahjussim hâlâ uyuyordu. Uyurken onu izlemek hoşuma gitmişti. Gece uzun uzun öpüşmüştük ve hatta ben daha fazlasını istemiştim ama ahjussi çok yorgun olduğumu söyleyip beni kollarıyla sarıp uyutmuştu.

Benim iyiliğimi her an düşünüyor olması o kadar güzel ki. Canım ahjussim beni çok seviyor ve ben de onu çok seviyorum.

Sevgili değildik aslında. Çünkü henüz bir teklif sunmamıştı. Ama ona zaman vermemi söylemişti bu yüzden ben de onu sıkmak istemiyordum. Acaba nasıl bir teklif olacak? Merak ediyordum elbette.

Uzun uzun onu izlemiş ve sonunda uyandırmaya karar vermiştim. Dudaklarına eğilmiş ve yavaş bir öpücük bırakmıştım. "Ahjussi uyanma zamanı."

Uyanmış ama gözlerini açmamıştı. Sadece kollarını biraz daha bana dolamış ve kendine çekmişti. "Günaydın Jimin-ah!" Öpücüklerini saçlarımda hissedebiliyordum. "Günaydın!" Tam bu sırada telefonu çalmıştı. O almadan ben alıp ona uzatmıştım. Ekrana bakmaktan kendimi alamamıştım doğrusu. Fiona yazıyordu.

"Ah sikeyim!" Telefonu alıp kapatmış ve eski yerine koymuştu. "Neden açmadınız?" Tekrar bana sarılmıştı. "Gereksiz biri, o yüzden." Başımı sallamış ve ona sarılmaya devam etmiştim.

*

Neredeyse sıçıyordum! Jimin'in bu şekilde öğrenmesini istemiyordum. Zaten akşam ona her şeyi Jungkook ve Taehyung ile anlatacaktım. "Jimin-ah bu akşamı birlikte geçirelim mi? Tanışmanı istediğim birileri var. Müsaitsin değil mi?"

"Kiminle tanışacağım?"

"Taehyung ve Jungkook ile. Seninle yaşıt sayılırlar. Şirkete ait vakfımız okutuyor onları ama ikisi de benim küçük kardeşlerim gibi. Bu yüzden tanışmanı istiyorum!" Gülümsemişti. "Olur o halde!"

"O zaman işlerimin bitimine doğru seni arayacağım ve gelip alacağım. Anlaştık mı güzelim?" Saçlarına birkaç öpücük bırakmıştım. "Anlaştık ahjussi!" Heyecanlanmış görünüyordu. Umarım akşam hayal kırıklığına uğramazdı. "Ay çok heyecanlandım!" Oturur konuma gelmişti. "Umarım iyi anlaşırız!"

"İyi anlaşacağınıza eminim." Bana gülümsemiş ve sarılmıştı. "Hadi bir şeyler yiyelim." Onu kucaklayıp kalkmış ve mutfağa inmiştim. "Ne hazırlayayım sana?"

"Benim hazırlamam daha doğru olmaz mı? Sonuçta misafir olan sizsiniz ahjussi." Ben onunla evlilik hayali kuruyordum o bana misafirsiniz diyordu. Oturup ağlasam yeriydi. "Sadece misafir miyim senin için?" Onu kucağımdan indirmiştim. Yüzünü yüzümün dibine sokmuş dudaklarıma bakıyordu. "Ben herhangi bir teklif almadım ahjussi."

Ben de zaten bunu demesinden korkuyordum. Fiona ile nişanlı damgası üzerimdeyken ona hiçbir şey teklif edemezdim. Ama eğer akşam konuştuktan sonra beni anlayışla karşılarsa her şey değişirdi. Babamın çok vakti yoktu nihayetinde. Onun ölümü demek tamamen özgürlüğüm demekti. "En yakın zamanda yapacağım. Söz veriyorum."

Bana gülümsemiş ve dudaklarıma ufak bir öpücük bırakıp geri çekilmişti. "Peki ahjussi!" Bu sırada üst katta olan telefonum yine çalıyordu. Susmasını beklemiştim ama susmamıştı. Fiona cidden beni delirtecekti. "Hemen geliyorum güzelim." Yukarı çıkıp kapıyı kapatmıştım ve derin bir nefes alıp telefonu açmıştım. "Sonunda açtın! Ne kadar endişelendik biliyor musun?!"

"Ne oldu ki? Sana haber vermiyor oluşum yeni bir şey değil noona."

"Yoongi şu an Başkan Min ile birlikte seni bekliyoruz. Beraber kahvaltı yapmak istiyor ve seni soruyor."

"Gelmek zorundayım değil mi?" Bu olamazdı. Bebeğimle değil suratsız babamla ve sevmediğim, istemediğim nişanlımla kahvaltı yapmak zorundaydım. "Evet canım, zorundasın. Her neredeysen gel hemen!"

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin