"Çiçek mi göndermiş?" Taemin sehpanın üzerinde duran buketi sormuştu. "Dün sabah onu gönderdikten sonra bir sürü hediyeyle birlikte o çiçek de geldi." Yaptığı hoştu ama artık bitmiş bir şeyi zorlamaya gerek yoktu. "Jimin, o seni seviyor.""Artık bir anlam ifade etmiyor." Sehpanın üzerinde duran çiçekten çekmiştim elimi. "Her neyse, kafamı dağıtmalıyım Taemin, çalışalım mı?" Taemin o an beni dinlemiyordu ve şoke olmuş bir şekilde telefona bakıyordu. "Neye bakıyorsun öyle?"
"Jimin! Televizyonu aç hemen! Ana haberi aç!" Anlamamıştım ama dediğini yapmıştım hemen. Canlı yayındı ve ekranda Yoongi vardı. Dağılmış ve korkunç görünüyordu. "Tanrım! Neler oluyor!?" Taemin dikkatle alt yazıyı okumaya başlamıştı. "Min Holding'in kurucusu ve yöneticisi Başkan Min, yakın zamana kadar kalp yetmezliği ile mücadele ediyordu. Aylardır kalıyor olduğu hastanenin odasından sağlıklı bir şekilde çıkması beklenirken gece vefat ettiği bildirildi."
Taemin, alt yazıyı okuduktan sonra ekrana bir muhabir çıkmış ve konuşmaya başlamıştı. "Başkan Min'in ölümünün beklenmedik oluşu iş dünyasını çalkaladı. Şirkette karışıklık ve ortaklarla sorunlar çıkacağı düşünülüyor. Başkan Min'in oğlu Min Yoongi ise hiçbir açıklama yapmadan ve mikrofonları görmezden gelerek hastaneden ayrıldı. Nişanlısı Fiona Bloom ise bildiğimiz kadarıyla şu an hastanede."
Muhabirin konuşmalarının ardından Yoongi'nin hastaneden çıkarken ve arabaya binerkenki fotoğrafları ekranda gösterilmişti. "Ben ne yaptım böyle?" Ahjussiyi çok üzmüştüm ve bir de üzerine babası vefat etmişti. Kalbi çok kırık olmalıydı, psikolojisini düşünemiyordum. Bir de dün sabah onu babasından vurmuştum. Tanrım ben bir aptalım!
*
Babam gitmişti ama neye yaramıştı ki? Tüm karışıklıklar çıkmak için onun ölümünü beklemişti sanki. Ortaklar ne olacağı hakkında beni darlarken şirketin iç durumları da karışıyordu git gide. Babam ne yaşarken ne de öldüğünde beni rahat bırakıyordu.
"Efendim JP Holding anlaşmaları fes etmek istiyor!" Toplantıda henüz iyi bir haber duymamıştım zaten. "Ayrıca BG Holding de bazı işleri durdurma kararı aldığını belirtti." Tanrı beni neyle sınıyordu merak ediyordum. "WY Holding ile yapılacak anlaşmalar onların isteği üzerine askıya alındı. Önce yönetim kurulunun değişip değişmeyeceğini görmek istiyorlarmış."
Bunlar gibi pek çok şey söylenmişti toplantıda. Ağzımı açmıyor ve sadece dinliyordum. Kafam dün geceden beri allak bullak olmuştu. Fiona aradığında hastaneye gitmiştim ve yatağının üzerinde öylece yatan cansız bedene bakmıştım bir süre. Kalp ritimlerini gösteren cihazın üstünde yeşil bir çizgi vardı sadece. Uzun uzun o ekrana bakmıştım.
Hayatımı mahveden, annemin ölmesine sebep olan adam o tek çizgi ile kaybolup gitmişti. Peki ya yaptıkları? Onların hesabını kime soracaktım ben? Hayatımın mahvoluşunun bedelini kim ödeyecekti?
Sabaha kadar hastanede kalmıştım ve sonrada şirkete geçerken kameralara takılmıştım. Ülke gündemi şu an babamın ölümüydü. Ne de olsa çok saygı duyulası(!) bir iş insanıydı. Az önce toplantıyı bitirmiştim. Çünkü iyi olan hiçbir şey yoktu. Babamın yaşaması kadar ölümü de bana eziyet ediyordu resmen. Acaba ben de mi ölseydim? Ne sevdiğim beni seviyordu ne de burnum boktan çıkıyordu.
Ofisime geçmemin ardından masada yığınla duran kağıtlar karşılamıştı beni. Fiona burada olur diye düşünüyordum ama o da yoktu. Tuhaf bir biçimde yanıma gelmiyordu. Yapıştığı dönemlerde git dediğimde gitmiyordu ama şu an şirket konusunda yardım isteyebileceğim biriydi. Fakat bunu yapmamalıydım da çünkü ondan ayrılacaktım. İlk yapmam gereken şeyin bu olduğunu düşünüyordum ama şimdi de o ortada yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw of our kiss | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋𝘳𝘢𝘸 𝘰𝘧 𝘖𝘶𝘳 𝘒𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘺 𝘔𝘢𝘳𝘪𝘢 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘢𝘣𝘺 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘪𝘴 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 𝘠𝘰𝘶 𝘣𝘢𝘣𝘺, 𝘺𝘰𝘶 𝘢𝘳𝘦 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 ####### Jimin, yedi ay bakışma ve iki gün buluşma sonrası Yoon...