29

54 10 8
                                    


Namjoon hyung ile konuşmak için onu ofise davet etmiştim. Seokjin ve Hoseok hyungtan gizli tutmalıydık. "Hoşgeldin hyung, otur lütfen."

"Nasılsın Yoongi? Bir sorun mu çıktı yine?" Endişeli bakıyordu. "Sorunlar giderek artıyor ama bir yardım teklifi aldım." Gülümsemişti. "Buna sevindim, bu iyi bir haber doğrusu. Kimden peki?"

"İşte sorun tam olarak da bu hyung. Eski nişanlımdan aldım bu yardım teklifini. Karakteri dışında gerçekten iyi bir iş insanı. Başarılı bir şirketi var. Bana tamamiyle iş üzerine kurulu bir yardım teklifi ediyor. Ama korkuyorum."

"Jimin'in öğrenmesinden değil mi?" Başımı sallamıştım. "Ona şirket sorunlarını söylemek istemiyorum hyung biliyorsun ama Fiona ile bu işleri yapacaksam da onunla görüşmem gerekecek. Jimin'e yalan söylemek istemiyorum yine. Bu yüzden en azından senin haberin olsun istedim. Her şey normale döndüğünde ona anlatırken yanımda olman için."

"O halde Fiona'nın teklifini kabul edeceksin doğru mu?" Yalnızca başımı sallamıştım. "Hyung yemin ederim, işten başka hiçbir çıkarım yok. Şirketi kurtarırsam Jimin için de güzel bir hayat olacak. Dolaylı da olsa her şey yine onun için."

"Bunu yalnızca benim bilmem ne kadar iyi olacak Yoongi? Seokjin olmasa da Hoseok bilse iyi olabilir. Biliyorsun Seokjinniem biraz agresif ve Jimin konusunda çok hassas." Gülüşmüştük beraber. "Haklısın hyung. Hoseok hyunga da söylemeliyim."

"Merak etme, bunu ben halledeceğim. Eve gidince ona anlatırım Seokjin olmadığı bir anda. Sen sadece Fiona'yı kimsenin fark etmediğinden emin ol lütfen."

*

"Jimjim şu adam sana bakıp duruyor." Başımı o tarafa çevirip gerçekten de bana bakan adam ile göz göze gelmiştim. "Tanıyor musun?"

"Hayır. Tanıdık değil. Neden bakıyor ki?" Gözlerimi adamdan çekip Taemin'e dönmüştüm. O ise çoktan kalkıp adama yönelmişti. Benden daha cesur olduğu kesindi. "Affedersiniz bayım, neden bize bakıyorsunuz?" Adam bir şey demeden aniden kalkıp gitmişti. Bu saçmaydı. Taemin de ben de bir şey anlamamıştık. "Tuhaf."

"Evet öyle. Her neyse, akşam hyunglarımla beraber yemeğe gideceğiz sen de bize katıl Taemin!"

"Ah bu çok tatlı! Ama gelemem ne yazık ki! Minho'nun annesi ile yemek yiyeceğiz. Bayan Choi o kadar tatlı ki! Kendi annem bile bana böyle davranmamıştı." Gülümsemiştim buna karşı. "O halde çok şanslısın Taeminie! İyi eğlenceler size!"

Kısa süre sonra vedalaşıp ayrılmıştık. O bir taksiye binerken ben de ahjussimi bekliyordum. Özlemiştim sevgilimi. Etrafa bakınırken az önce bize bakan adamı görmüştüm. Onu fark ettiğimi anlayınca hemen uzaklaşmıştı yine. Bu tedirgin ediciydi. Ahjussiye anlatmalı mıydım?

Onu düşünürken önümde siyah bir araba durmuştu. "Bebeğim!" Arabadan inmiş ve bana gülümseyen sevgilime ben de gülümsemiştim. "Ahjussi!" Ona sıkıca sarılmıştım. "Güzelim, nasılsın? İyi misin?"

"İyiyim! Ya sen?" Gülümseyip başını sallamıştı. Gerçekten biraz daha iyi görünüyordu. "Hadi eve gidip hyunglarını alalım." Beraber arabaya binip evime gitmiştik. "Hyung! Biz geldik!"

"Hoşgeldiniz!" Seokjin hyungum bizi karşılamıştı. "Hadi hazırlan da gidelim Jiminie!" Bu sırada salona Namjoon hyung girmişti. "Hoşgeldiniz. Seokjinnie sen Jimin'e yardım et istersen, yorgun görünüyor."

*

"Gel bakalım Jiminie." Seokjin hyung ve Jimin yukarı çıkmışlardı. Onlar gidince Hoseok hyung da gelmiş ve üçümüz sessizce konuşmaya başlamıştık. "Yoongi, Namjoon bir şeyler anlattı." Başımı sallamıştım. "Bana kalırsa bunda bir sorun yok. Senin Jimin'i sevdiğini biliyoruz, görüyoruz merak etme. Ama yine de dikkatli ol. O kadın hiç güvenilir gelmiyor."

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin