34

47 9 16
                                    


"Taemin dün en son gelen hastanın sağlık dosyasını bulamıyorum." Günler hızla akarken ben daha iyiydim sanırım. Ahjussi ile de iyiydim, hyunglarımla da. Ağladığım günleri görmezden gelmeye karar vermişlerdi, ahjussi onlarla konuşmuştu sanırım. "Ah işte burada."

"Teşekkür ederim." Masadaki karmaşayı toplamıştım ve çıkmaya hazırlanmıştım. Bugün ahjussi güzel bir yere gideceğimizi söylemişti. Evlilik konusu uzun süredir açılmıyordu bu yüzden evlilik teklifi fikri tamamen aklımdan çıkmıştı.

Ahjussi beni evden almaya geleceğini söylediği için ben kendi evime onun yolladığı araç ile gitmiştim. Hyunglarım evde değildi, belli ki onlar da çıkmıştı. Bunun üzerinde çok durmayıp ne giysem diye bakınmaya başlamıştım.

*

Jimin'in eve bırakıldığının haberini alınca ofisimde olan Fiona'ya dönmüştüm. "Noona tüm yardımların için çok teşekkür ederim sana." Şirketin akışı artık normale dönmüştü. Bir haftadır her şey iyi ilerliyordu ve kontrolüm dışında hiçbir şey yoktu. "Ne demek Yoongi. Birbirimizi kollamalıyız değil mi? Biz yakın insanlarız."

"Öyleyiz noona evet. Bu yüzden de sana bir şey sormak istiyordum." Merakla bana bakmıştı. "Bu akşam Jimin'e evlilik teklifi edeceğim. Arkadaşı Taemin, hyungları, Jungkook ve Taehyung da orada olacak. Yakın olduğumuz için senin de orada bulunmanı isterim." Ona bir an kal gelse de gülümsemişti. "Tabii Yoongi! Bunu görmekten memnun olurum."

Göreceğiz memnun olup olmayacağını noona.

*

Giyindikten sonra aynada kendime bakmıştım. İyi görünüyordum. Ben kendime bakmayı sürdürürken kapı çalmıştı. Aşağı fırlayıp açmıştım. "Ahjussi!" Ona sıkıca sarılmış ve gülümsemiştim. "Tanrı seni mükemmel yaratmış."

Gülümsemiştim ona. Aşk dolu bakışları her zaman kalbimi çarptırıyordu. "Tanrı beni senin için yaratmış." Söylediğimle o da gülümsemişti. "Ve ben bu yüzden Tanrı'nın en sevdiği kulu olmalıyım." Beni yavaşça duvara yaslamıştı. Dudaklarımızı kavuşturmuş ve yavaş öpücükler bahşetmişti.

"Gidelim mi artık?" Başımı sallamıştım. "Gidelim ahjussi." Elimden tutup arabaya yönlendirmişti. Binmemizin ardından elimi bırakmadan sürmeye başlamıştı. "Nereye gidiyoruz ahjussi?"

"Sürpriz." Uzun bir yol gitmiştik yine. Bir tepedeki lüks bir restorandı. Öyle yüksekteydi ki okyanusu görebilirdik. "Geldik."

*

Arabadan indikten sonra ona aldığım çiçeği arka koltuktan alıp uzatmıştım. "Yaa! Bunlar çok güzeller!" Gülümsemişti bana dünyanın en güzeli. "Hiçbir çiçek senin kadar güzel değil papatyam." Alnına bir öpücük bırakıp içeri yönlendirmiştim.

Önceden hazırlanmış masaya oturmuştuk ve güzel bir yemek yemiştik. "Ahjussi, burası çok yüksekte. Acaba okyanusu görebilir miyiz?"

"Görmek ister misin? Buranın terasından görünüyor." Ellerini çırpmıştı. "İsterim!"

"Gel bakalım o halde." Birlikte terasa çıkan merdivenleri aşmış ve ben öne geçip kapıyı açmıştım ona. Yerdeki mumlar, çiçekler hepsini tek tek ben yapmıştım. Süslemiş ve buranın güzelliğinden emin olmuştum. Ama yine ve yine en güzel olan benim birtanecik sevgilimdi.

"Burası, burası ne kadar da güzel!" Terasın kenarına yaklaşmış ve manzaraya bakıyordu, asıl manzaranın kendisi oluşundan bihaberdi. Bizim buraya gelmemizi bekleyen hyunglarım, Taemin, Taehyung, Jungkook ve elbette asıl konuğumuz Fiona da çıkmıştı terasa. Jimin henüz onları görmemişti. Ben onlara gülümseyip Jimin'in arkasında diz çökmüştüm. Elimde kırmızı bir kutuyla.

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin