"Ne işin var burada?" Umuyordum ki kimse, özellikle de gazeteciler onun şirkete girişini görmemiştir. Eğer gördülerse haber yapmaları an meselesiydi ve Jimin ya da hyungları görürse ben biterdim. Bu yüzden kendimi garantiye almıştım."Seni görmeye geldim." Fiona rahatlıkla odamdaki koltuğa oturmuş ve gülümsemişti. "Seni davet ettiğimi hatırlamıyorum."
"Ah Yoongi-ah! Ne var bunda? Yanına gelemez miyim?" Ben panik halindeyken onun bu rahatlığı bana batıyordu. "Seni bırakan ve sevmediğini söyleyen birinin yanına neden geliyorsun?"
"Sevmediğin bir yalan Yoongi." Zorluyordu, kesinlikle kışkırtmaya çalışıyordu. "Sevgim senin için değil Fiona."
"Kimin için?" Hayır, açık vermek istemiyordum. Jimin'i tanıyordu bir noktada. "Bu seni ilgilendiren bir durum değil."
"Ah aptal Yoongi. Neyi kaybettiğini fark ettiğinde her şey için çok geç olacak." Bunu dedikten sonra ayağa kalkmıştı. "Ve fark ettiğinde bana seni sevmem için yalvaracaksın." Kaşlarımı çatmıştım. "Ne saçmalıyorsun yine?" Sadece gülümsemiş ve çıkmıştı odadan.
*
"...hâlâ ilişkilerinin devam ettiğini söyleyen bir kitle de mevcut." Taemin az önce çıkan bir haberi okumuştu bana. Ahjussinin eski nişanlısı Fiona'nın şirket binasına girerkenki fotoğrafları vardı. Haber başlığı ise şöyleydi: Eski aşıklar yeniden mi kavuştu?
Tanrı aşkına! Ne kavuşması! Kavuşan sadece ben ve ahjussiydi. "Bu tamamen saçmalık! Şu aptal yorumlara bak!" Taemin çok sinirlenmiş görünüyordu. Konu ben ve ahjussinin mutluluğunu bozan bir şeyse hemen sinir oluyordu. "Böyle bir şey mümkün değil. O bana bunu yapmaz biliyorum." Yapmazdı, emindim. Ama sormazsam ölebilirdim.
"Jimjim, hadi ara. Meraktan çatlamak üzere olduğunu görebiliyorum." Haklıydı aslında. "Tamam arıyorum." Telefonumu almış ve hemen numarasına basmıştım. "Efendim güzelim?"
"Sevgilim, ne yapıyorsun?" Sakin ses tonum beni de şaşırtmıştı. "Odamda oturuyor ve çalışıyorum bebeğim. Sen?"
"Ben de Taemin ile oturuyordum. Ama şey, biz bir şey gördük de." Karşıdan bir süre ses gelmemişti. "Güzelim, birkaç dakikalığına ofisime gelir misin?"
"Geliyorum, tamam." Telefonu kapatıp cebime atmış ve üzerimde önlükle çıkmıştım hastaneden. İçeri girdikten sonra direkt odasına gitmiştim. "Yoongi?" Başımı kapıdan içeri uzatmış gülümseyerek bakan sevgilime bakmıştım. "Gel bebeğim."
Kapıyı kapatıp yanına gelmiş ve bacaklarına oturmuştum. "Gördüğün şey bu aptal haberler değil mi?" Bilgisayar ekranını gösteriyordu. "Evet ama gerçek olmadıklarını biliyorum ahjussi."
"Bana güveniyor olman çok güzel bebeğim. Güvenin boşa çıkmayacak söz veriyorum. Ama yine de kendimi garantiye almak için o içeri girer girmez ses kaydına aldım. Eğer dinlemek ve bilmek istersen açabilirim."
Tanrım! Bu kez cidden beni kaybetmemek için her şeyi yapıyordu. Ona güvenmemi istiyordu ve ben de güveniyordum. Bu güveni göstermek istiyordum. "Hayır ahjussi. Ben sana güveniyorum. Dinlememe gerek yok."
Gözlerinin içi gülmüştü resmen. "Gerçekten mi? Ah bebeğim, bu beni öyle mutlu etti ki!" Bana sıkıca sarılmıştı. Bu sırada telefonum çalmıştı. "Ah Seokjin hyung arıyor. Kesin haberleri görmüştür."
"Sorun olmaz değil mi?" Biraz gerilmişti sanki. "Sorun olmaz. Ben sana güveniyorum ve onlar da benim kararlarıma saygı duyuyorlar. Merak etme ahjussi!" Telefonu açmıştım. "Jiminie! Bebişim hemen konuya gireceğim. Gördüğümüz haberler-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw of our kiss | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋𝘳𝘢𝘸 𝘰𝘧 𝘖𝘶𝘳 𝘒𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘺 𝘔𝘢𝘳𝘪𝘢 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘢𝘣𝘺 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘪𝘴 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 𝘠𝘰𝘶 𝘣𝘢𝘣𝘺, 𝘺𝘰𝘶 𝘢𝘳𝘦 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 ####### Jimin, yedi ay bakışma ve iki gün buluşma sonrası Yoon...