28

47 10 21
                                    


"Seokjin hyung müsait miydin?" Ofiste otururken dertleşmek için birilerine ihtiyaç duymuştum ve bana aile olanlara yönelmiştim. "Müsaittim Yoongi! Bir sorun mu var?"

"Hyung ofise gelmeniz mümkün mü? Sizinle konuşmak istiyorum." Bir süre karşıdan ses gelmemişti. "Tabii ki! En geç yarım saate geliriz Yoongi-ah!"

"Tamam hyung, görüşürüz." Telefonu kapatıp ellerimle alnımı ovalamıştım. En azından birilerine bahsetmeliydim. Jimin'e söyleyemezdim, kafasına takardı. Taehyung ve Jungkook ile konuşabilirdim ama onlar da şu an kendi hayatlarını kurmaya çalışıyorlardı. Yeterince meşgullerdi zaten. En iyisi benden büyüklerle konuşmaktı.

Geçen yarım saatin ardından hyunglarım gelmişti. "Hoşgeldiniz!"

"Hoşbulduk Yoongi!" Hepsinin oturması ardından derin bir nefes almıştım. "Hyung bu konuştuklarımız lütfen aramızda kalsın. Jimin'in bilmesini istemiyorum." Üçü birbirine bakmıştı. "Pekala, anlat bakalım."

"Hyung, şirket batıyor. İflas ediyorum, tüm gücümü, paramı, yerimi, saygınlığımı kaybediyorum." Bunu üçü de beklemiyordu belli ki. "Rakip şirketler üç beş köstebek sayesinde şirket planlarını, bilgilerini ele geçirmiş. Şu an üzerime çok oynanıyor ve gidişat iyi değil."

"Pekala, önce bir sakin olalım Yoongi. Bunu kim yapmış olabilir? Şirket içinde bir denetim yaptın mı? Bir şekilde uzlaşma da yapılabilirdi. Ya da onları dava edemez miyiz?"

"Hyung elimden şu an hiçbir şey gelmiyor. Planlarımı elimden aldılar; ben onları yapmak için günlerimi, gecelerimi verdim. Şimdi tüm çalışmam boşa gidiyor. Ben ne yapacağımı bilemiyorum. Hyung, Jimin'e iyi bir hayat sunmak istiyorum. Onun önüne dünyayı sermek istiyorum. Ama bu şekilde nasıl yapacağım? Ya istemezse? O zaman ne olacak? Ben onu kaybetmekten de korkuyorum. Onu koruyamamaktan da korkuyorum. Mutlu edemem diye ödüm kopuyor."

Gözlerim hiç kendini tutmuyordu ve gözyaşlarım salınıveriyordu. "Yoongi sakin ol lütfen. Jimin ne olursa olsun seninle olacak. Seni öyle çok seviyor ki."

"Evet, Jiminie son günlerde üzgün oluşundan bahsediyordu bize. Aslında bugün gelmeyi biz de düşünüyorduk ki sen aradın."

"Yoongi, Jimin'i asla kaybetmeyeceksin. O ihtimali düşünme bile, öyle bir ihtimal yok. Jimin seninle olmaktan çok mutlu. Paran değil mesele. Sevgini seviyor, kalbini seviyor, seni sen olduğun için seviyor."

Hyunglarım içimi rahatlatıcı konuşsa da ben rahat olamıyordum. "Hyung, bilemiyorum. Korkuyorum işte." Başımı masaya yaslamıştım. Öyle yorgun ve yalnız hissediyordum ki dayanamayacaktım artık. "Yoongi, Jimin ile bu konuyu konuşmalısın bence."

"Hyung hayır, kafasına takar. Üzülür, kötü hisseder. Ben bir şekilde halledebilirim belki ama ona yansıtmak istemiyorum hiçbir şey. O mutlu mutlu bana gününü anlatsın. Bir şeyler istesin, ben onunla ilgileneyim. Tüm derdimin o olmasını istiyorum ama ona iyi bir hayat bile sunamayabilirim. Yanımda bile olsa kötü bir hayat yaşamasını istemiyorum."

*

"Ahjussi! Seni çok özledim!" Öğlen olduğunda hemen ofisine gelmiştim. "Güzelim! Hoşgeldin!" Hemen yanına gelip kucağına yerleşmiştim. "Yine çok yorgun görünüyorsun ahjussi." Yanaklarını tutup okşuyor ve endişeyle ona bakıyordum. "Çalışıyorum güzelim, sorun yok."

"Hmm o zaman benimle biraz ara ver. Yemek yemeye gidelim mi? Oldukça açım." Başını sallayıp benimle beraber kalkmıştı yerinden. "Nereye gitmek istersin?"

"Fark etmez. Eve de gidebiliriz." Başını hayır anlamında sallamıştı. "Ev olmaz bebeğim, kendini daha fazla yorma bir şeyler hazırlayacağım diye."

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin