26

76 15 47
                                    

minik bir kaosa geçiş bölümü bir süre sonra da final

#######

"Ah Yoongi!" Ahjussi ile seviştiğimiz akşamlardan birindeydik yine. Bir yandan sertçe öpüyor bir yandan da duvarlarımı eziyordu. "Bebeğim, ah bu dudaklarına bayılıyorum." Dudaklarıma bayıldığının farkındaydım çünkü o kadar çok öpüyordu ki artık nefesim kesiliyordu.

"Mmmh! Ah!" İniltiler ile doldurduğumuz yatak odamızda geçen seksimizin ardından nihayet dinlenme vaktiydi. Hem ertesi gün hyunglarım, Taemin, ben, Taehyung, Jungkook ve Yoongi birkaç günlüğüne tatile gidecektik. Tam bir aile vakti olacaktı!

"Çok yoruldum." Ahjussiye yaslanıyor ve belimdeki ellerini tutuyordum. Sıcak suyun içinde huzurla oturuyorduk. "Pek bir şey yapmadık aslında." Ona dönmüş ve yüzüne su atmıştım. "Tabii! Olan benim kalçama oluyor." Bana kahkahalar ile gülerken onu izlemeyi seviyordum. Gülünce açığa çıkan diş etleri onu çok sevimli yapıyordu. Bu adam çok sevimliydi ve elbette ki benimdi.

Gülmesinin ardından kalçama yumuşak dokunuşlar yaparak ovalıyordu. Yatakta düşman gibiyken yatak dışında tam bir centilmendi. Ahjussi ile bir ilişkiye sahip olmak gerçekten çok farklıydı. Her gün sabah beni evden alıyor, hastaneye bırakıyor, öğle aramda beni alıp farklı farklı yerlere götürüyordu.

Beraber yemek yiyorduk ya da bazen ofisinde o çalışırken yanında oluyordum. O işine yoğunlaşırken onu izliyordum. Ama ne zaman başını kaldırsa o yorgun gözleri anında kayboluyor ve bana aşk dolu şekilde bakıyordu. Ben onun sevgisiyle öyle mutluydum ki hayattaki her şeyim onunla anlam buluyordu.

Onun evinde kaldığım günlerde de benimle ilgilenmeyi hiç kesmiyordu. İzinli olduğum gün tüm günü evde geçirmiştik. Ama inanın yorgunum diye asla dokunmamıştı bana. Sarılmıştı, öpmüştü, hiç zorlamamıştı. Çünkü onun için benim ne istediğimdi bütün olay. O gün çok işi vardı aslında, ofise gitmesi gerekiyordu ama gitmedi. Beni koltuğa yatırdı. Kendi de yanıma, yere, oturdu ve sehpanın üzerindeki bilgisayar ile ilgilendi ama sürekli dönüp bana baktı, gülümsedi, ellerimi tuttu. O gün pek konuşmamıştık çünkü davranışlarımız, bakışlarımız yetiyordu.

*

Duşun ardından ertesi gün çıkacağımız tatil için birkaç bavul hazırlıyorduk. Jimin'in eşyaları kendi evindeydi ama o benimkileri hazırlamak için de çok istekliydi. Şimdi dolabın tüm kapaklarını açmış ve ayağının dibinde açık duran bavul ile ilgileniyordu. "Hmm. Jeju akşamları serin oluyor."

Dolaptan birkaç kıyafet çıkarmıştı. "Bunlar bu havada olur. Hem rahat da edersin!" Hepsini katlayıp bavula yerleştirirken ben ise yatakta oturmuş sadece onu izleyebiliyordum. Beni büyülüyordu. Öyle güzeldi ki. Bunu sürekli söylüyorum ama bahsettiğim güzellik dış güzellik değil işte. Elbette sevgilim dünyaya gelmiş en güzel varlık ama kast ettiğim bu değil.

Onun kalbi, sevgisi öyle temiz ki, öyle güzel ki ben her gün defalarca kez aşık olmaktan hiç çekinmiyorum. Ona her baktığım an farklı bir detayını keşfediyorum. Her deneyim bir yönünü öğretiyor bana ve o öyle kusursuz ki aklımı yitiriyorum.

Bazen bebek gibi, bazen hırçın küçük bir çocuk gibi. Bazen bana mükemmel bir sevgili, bazense biricik eşim. Onun yerini tanımlamak benim için güç. O benim her şeyim. O benim her şeyim ve ben onun her şeyim olmasını çok seviyorum.

Şirketten bunaldığımda ne kadar işi olursa olsun gelip beni dinliyor, sakinleştiriyor. Bazen hiç beklenmedik yorumlar yapıp bana ilham oluyor. Tek sığınağım, en güvenli alanım o. Bana hem arkadaş, hem sırdaş, hem eş, hem sevgili, hem kalp, hem sevgi oluyor. Evim oluyor, yuvam oluyor.

draw of our kiss | yoonmin ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin