"Böyle bitemez hayır!" Dizlerimin üzerine çökmüş öylece ağlıyordum. Ofisi masa lambası aydınlatsa da şu an benim dünyam kararıyordu. Ahjussiyi bir daha asla göremeyecektim, asla ona sarılamayacaktım, asla öpemeyecektim.*
Lavabodan ofisime dönerken bir ağlama sesi duymuştum. "Ahjussi, böyle olmamalıydı." Odama girdiğimde dizlerinin üzerine çökmüş ağlayan bir Jimin bulmuştum. Bir saniye ne? Gelmişti! Gelmişti! "Jimin."
Hemen bana dönmüştü. "Ahjussi." Yerden kalkıp yanıma gelmiş ve sıkıca sarılmıştı. "Ahjussi! Geldim! Yemin ederim tam vaktinde geldim!" Başını göğüsüme gömmüş ve kollarını da bana sarmıştı. Ağlıyordu hüngür hüngür ve ben de ağlıyordum. Kollarımla tüm bedenini sarıp kendime iyice bastırmıştım. Meleğim geri gelmişti.
"Ahjussi, ahjussi ben seni çok özledim. Özür dilerim senden! Gerçekten özür dilerim! Seni çok üzdüm, seni çok kırdım. Özür dilerim! Seni çok seviyorum! Lütfen barışalım artık, sensiz dayanamıyorum!" Ben de ağlamana dayanamıyorum miniğim, ağlamanı istemiyorum.
"Şşş, sakin ol bebeğim. Ah bu güzel kokun, ne çok özlemişim. Benden özür dileme, asıl ben senden özür dilemeliyim. Sana yalan söyledim, en başında söylemeliydim, her şeyi anlatmalıydım. Ben aptalım, kalbini kıracak kadar, ağlamana sebep olacak kadar aptalım. Özür dilerim senden, hepsini telafi edeceğim. Bir daha hiç üzülmeyeceksin benim yüzümden."
Başını kaldırıp bana bakmıştı. Çok yorgun görünüyordu. Güzel meleğim, çok çalışmıştı bugün. "Ah güzelim, çok yorgun görünüyorsun." Alnına birkaç öpücük bırakmıştım. "Önemli değil, kollarının arasında olmak iyi geliyor. Burası benim yerim." Tekrar başını gömmüştü göğüsüme. "Eve gidelim mi? Uyumak ister misin?"
"Konuşmak için bile çok yorgunum ama hastaneye dönmem gerek. Ah hayır!" Sarılmayı bırakmıştı hemen. "Üstüne kan bulaştı mı?" Elindeki eldivenleri çıkarmıştı hemen, cebine tıkıp tekrar bana dönmüştü. Ellerini uzatmıştı bana. Minik ellerini sıkıca tutup öpmüştüm. Kim bilir kaç kişinin hayatını kurtarmıştı bugün.
"Hastaneye dönmem gerek ahjussi." Gitmek istemiyor gibiydi ama işi buydu ve gitmezse içine otururdu biliyordum. "Ama sonra şey, eve gidip beraber uyuyalım olur mu?" Gülümsemiş ve ellerine tekrar öpücükler bırakmıştım. "Nasıl istersen. Seni kapıda bekliyor olacağım. Gel, inelim aşağı hadi."
Beraber asansöre binmiştik. Bana bakmıyor elleriyle oynuyordu. Pekala biraz yakınlaşmalıydık. "Jimin." Başını kaldırıp bana dönmüştü. Bir adımla onu asansördeki ayna ile kendi arama sıkıştırmıştım. Dudaklarına bakıp duruyordum. O da aynı şeyi yapmaya başlamıştı. İsteklerimiz karşılıklıydı demek.
Eğilip dudaklarımı onunkilerde kavuşturmuştum. Tanrım! Dolgun dudakları için ölebilirdim o an. Kollarını boynuma dolamış ve parmak ucunda duruyordu. Ben de belini sıkıca kavramış kendime bastırıyordum. Dudaklarını benimkilere bastırıyordu. Her anlamda nefesimi kesiyordu.
*
Dudaklarını öyle özlemiştim ki kendimi kontrol edemiyordum. Üst dudağını emip ısırıyor ve kendimi ona bastırıyordum. Aslında o an bunu yapmaya bile gücüm yoktu ama aşk bana anlık bir enerji vermişti.
Nefessiz kalınca geri çekilmiştim. Alnını alnıma dayamış ve o da benim gibi soluklanıyordu. "Çok özlemişim."
"Ben de çok özlemişim ahjussi. Ama artık sorun yok, beraberiz değil mi?" Işıl ışıl gözlerle bakıyordum ona ya da yorgunluktan ölüyor gibi de olabilirdim. "Öyleyiz bebeğim, beraberiz." Yanaklarıma öpücük bırakırken çoktan zemin kata geldiğimizi fark etmiştim. Beraber indiğimizde elini tutuyordum. Bırakasım da yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
draw of our kiss | yoonmin ✔️
Fanfiction𝘋𝘳𝘢𝘸 𝘰𝘧 𝘖𝘶𝘳 𝘒𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘺 𝘔𝘢𝘳𝘪𝘢 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘣𝘢𝘣𝘺 𝘠𝘰𝘶𝘳 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘪𝘴 𝘬𝘪𝘴𝘴 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 𝘠𝘰𝘶 𝘣𝘢𝘣𝘺, 𝘺𝘰𝘶 𝘢𝘳𝘦 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘰𝘧 𝘮𝘺 𝘭𝘪𝘧𝘦 ####### Jimin, yedi ay bakışma ve iki gün buluşma sonrası Yoon...