Herkese merhaba!
O kadar klişe ama orijinal demişken mafya kurgusu yazmamak olmazdı. Ortaya da Düş Kapanı gibi bir hikaye çıktı. Umarım beğenirsiniz.
Cuma dahil olmak üzere her gün bir bölüm atacağım. 6. bölümü 07.01.2024'de yani önümüzdeki pazarda atacağım. İlk 5 bölüm biraz kısa ama 6. bölümden itibaren bölümler uzuyor. Hikayeye biraz da olsa adapte olabilmeniz için böylesinin daha iyi olduğuna karar verdim.
Ancak 2. yarıya geldik ve benim sınav senem bu sebeple artık haftada bir değil, 10 günde bir bölüm atacağım. Her ayın 7, 17, 27'si olmak üzere 10 günde bir burada bulaşacağız.
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
Başlama tarihinizi buraya alabilirim>>>
Yarın 2. bölümle görüşmek üzere.
İyi okumalar...
*
"Benimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim..." dedim samimiyetsizce gülümseyerek ve elini kısaca sıktıktan sonra eteğimi düzelterek yerime oturdum.
"Ben teşekkür ederim, gazetenizin namını bayağı duydum. Tabii sizin de... Dilem Akçay'dı değil mi?" dedi o da ceketinin önünü çok saygılı bir şekilde ilikleyip karşımdaki yerine otururken.
Gerçekleri bilmesem ne kadar saygılı, kibar biri diye düşünebilirdim.
"Evet, sakıncası yoksa konuşmalarımız kayıt altında olacak?" dedim bir yandan da çantamdan ses kayıt cihazını çıkararak.
"Tabii... " dedi eliyle de "Buyurun!" der gibi bir işaret yaparak. Beyaz saçlarının arasında tek tük siyah saç vardı ve onlar da grimsi duruyordu.
Ses kaydını başlattım bunun üzerine ve gayriihtiyari etrafta göz gezdirdim. Çok kalabalık olmasa da in cin top oynamıyordu. En önemlisi onun alanında değildik.
"Sizin için gelmeden bir kaç soru hazırladım..." dedim ve elimle bir dakika işareti yaparak not defterimi çıkardım.
Aradığım sayfayı bulduğumda önüme düşen saçlarımı geriye attım ve doğrudan Sereyli'ye döndüm.
"Sakıncası yoksa iş hakkındaki sorulara gelmeden bir konu hakkındaki düşüncenizi öğrenebilir miyim?"
Bir kez daha "Buyurun!" işareti yaptığında derin bir nefes aldım. Her ne kadar insan içinde olsak da korkmuyor değildim.
Karşımdaki adam kadın ticareti yapan, organ mafyasına insan satan bir mafyaydı en nihayetinde.
"Magazini kısa süreli aşk hayatınızla bayağı bir meşgul ediyorsunuz..." Verdiğim es sebebiyle rahatça araya girdi.
"Bu tercih ettiğim bir şey değil, özel hayatımdansa ülkeme kattıklarımın, yaptığım işlerin konuşulmasını tercih ederim..."
Direkt konuya girmem için kendisi kaşınmıştı.
"Kadın ticaretinin ülkemize nasıl bir faydası var?" dediğimde bana öyle bir döndü, öyle bir gözlerimiz kesişti ki gözlerimi ayırmamak için kendimi zar zor tuttum.
Elimin boynumdaki kolyeye gitmemesi için ayrıca da direnmek zorunda kalmıştım.
"Anlamadım?" dedi tüm sakinliğiyle ve de gözlerini benden ayırmadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı +18
Teen FictionKlişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım yavaşça. "Her cuma saat 9 ve 10 arasında ne yaptığını bilmiyorum." Söylediklerimi destek...