21.Bölüm

1.1K 148 27
                                    

Normalde bu bölümü atmayacaktım ama uyuyamadım, hem bölüm düzenlemek bana bir meşgale olsun, hem de benim gibi uyuyamayan varsa ona bir meşgale olsun diye atmak istedim.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

01.03.2023

Her defasında kendime insanlara güvenmemem gerektiğini hatırlatıyordum. Yine de hiç bir işe yaramıyordu görüldüğü üzere. Kalbimin acımasının başka açıklaması olamazdı zira. Her defasında nasıl bu kadar aptal olabiliyordum bilmiyorum ama oluyordum işte. Güvenmeyeceğim dediğim herkese bir yerden sonra güvenmeye başlıyordum. Bu kaçıncıydı saymamıştım ama belki de en son darbe beklediğim insandı, Kerem. Belki de annemden bile çok şey biliyordu benim hakkımda.

Şu son 6 yılda en çok zaman geçirdiğim insan olabilirdi. Ayrıca benim nezdimde bu güvene tek ihtiyacı olan ben değildim. Birbirimize karşılıklı olarak verdiğimizi düşünmüştüm bu güveni. Evet, birbirimizden sakladığımız şeyler vardı. Beyazıt'la evliliğimin sebebi, Emir meselesi gibi benim de ondan sakladığım şeyler vardı. Onun da benden sakladığını bildiğim şeyler vardı ama bunların üstünün hiç bir zaman tamamen örtülü olmadığını düşünüyordum. Eğer istersem o örtüyü kaldırmama engel olmayacağını ama saygımdan kaldırmadığımı, saygısından kaldırmadığını düşünüyordum.

Kalbim olması gerekenden kat ve kat fazla sızlıyordu.

Hiç boşuna doldurma gözlerini! Hak ettin! İnatla her seferinde aynı taşa takılıp düşüyorsun!

Evet, hak ettim Narenciye! Hem de sonuna kadar hak ettim ama sadece birine koşulsuz güvenmek ve o güvenin boşa çıkmamasını istiyorum. Çok mu şey istiyorum?

Çok şey istemiyorsun da bunu istediğin insanlara bir dön de bak! Birinin ailesi hakkında, geçmişi hakkında hiç bir şey bilmiyorsun, ötekinin ise neden seninle birlikte olduğunu bile bilmiyorsun. Asıl salaklık sende!

İşine geldiğinde biz, işine gelmediğinde sen olduğunu fark etmediğimi sanma sakın!

"Öyle mırıl mırıl ne konuşuyorsun?"

Arkamdan gelen tok sesle irkilirken omzumun gerisinden arkama baktım. Beyazıt yüzündeki hoşnutsuz ifadeyle gömleğinin düğmelerini çözmeye girişmişti. Mutlu olması gerekmiyor muydu oysaki? İstediği gibi artık Kerem'le de görüşmeyecektim işte.

Beyazıt'ı cevapsız bırakarak tekrar cama döndüm. Sorusuna ona deli olduğumu düşündürtmeden cevap veremeyecek olmam bir yana vermek de istemiyordum.

Ayrıca otokontrolümü de kaybediyordum. Normalde içimden ve dışımdan konuşmamın ayırdına varabilirdim ama kısık sesle dahi olsa dışımdan konuştuğumu fark etmemiştim.

Arkamda bedeninden yayılan sıcaklığı hissettiğim sırada "İyi misin?" diyen sesi de doldu kulaklarıma.

"İyiyim." demekle yetindim beni rahat bırakması için. Oysaki annemin dizine yatıp öylece ağlayasım vardı.

"Neden, istifa ettiğini söylemedin?"

Gözüm camdaki yansımasına kaydı yavaşça. Az bir şey arkamda durmuştu ve benden bir baş kadar daha uzundu. O da aynı şekilde yansımama bakıyor olacak ki göz göze geldik camdan. Bakışları camdaki yansımasından dahi hoşnutsuzluğunu bana fazlaca geçiriyordu.

Derin bir nefesin ardından dudaklarımı ıslattım yavaşça.

"Üzerinden uzun bir süre geçmiş de söylememişim gibi bakma. Daha istifa edeli bir gün olmadı!"

Düş Kapanı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin