11.Bölüm

1.8K 202 74
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. 

İyi okumalar...

*

"Ayarlamaya çalışırım." dediğinde annem başımı iki yana salladım.

"Hiç ayarlamaya falan çalışma , müsait değilmişsin işte. Yetti bana bu kadar tanışma yemeği, kalmış zaten düğüne iki gün orada tanışırsınız!"

Annem bana anlamlandıramadığım bir bakış attı.

"Evleneceğim evleneceğim dedin daha iki yemek yemeye katlanamıyorsun. Hayır ne sanıyorsun sen? Çocukla evlendin bitti mi?"

Bıkkın bir nefes verirken başımı da ağır ağır iki yana salladım.

"Ne yapacaktık biz biliyor musun?" 

Ciddileşmiş, bacağımı diğer bacağımın üzerinden indirip öne eğilmiştim. 

"Kimseye bir şey demeden gidip evlenecektik sonra da bir mimoza buketi, içine bir not..." 

Duraksadım ve kendimi düzelttim.

"Not bile değil. İçine beyaz bir kart. Gelinlik melinlik oradan çağrışım yapardın sen artık ne anlama geliyorsa!"

İmalı sözlerim annemin bana dik dik bakmasına neden olmuştu. Bu konudan olması gerekenden kat ve kat fazla rahatsız oluyordu.

"Şunu dillendirip durma! Ayrıca sana her şeyi anlatmak zorunda falan da değilim! Yerini bil!"

Sorunu anlamıyordu. Elbette ki annemin bana söylemediği şeyler olmuştu ama bu farklıydı.

"Anne!" dedim önündeki bilgisayara döndüğünde ilgisini tekrar çekebilmek için. Yeniden bana döndüğünde devam ettim.

"Sorun bana söylememek istememen değil, bana yalan söyleyecek kadar benden saklaman. Daha önce de bana söyleyemeyeceğin şeyler olmuştu. 'Sana söyleyemem.' dedin ve saygı duydum. Ancak Ayla ablanın diyerek bana yalan söylemişken, böyle açığa çıkabilecek içi boş bir yalan atacak kadar paniklemişken, üstelik senin yalan söylediğine daha önce hiç şahit olmamışken bana yerimden bahsetme!"

"Yalnız bırak beni!" dedi annem yalnızca bir süre boş boş yüzüme baktıktan sonra. Bunun altından çıkabilecek şeyler beni korkutuyordu.

Bıkkın bir nefes daha verirken elimi yüzüme kapamış ve ardından da saçlarıma kaydırarak saçlarımı geriye atmıştım.

İlla annemi takip etmem gerekecekti sanırım. Ona kendi kendine anlatması için verdiğim son şanstı bu. 

"Ayrıca..." dedi tam çıkacakken.

"Didem'in de üzerine çok gitme, iyi niyetle yapmış."

Omzumun gerisinden anneme dönerken hafif alaylı bir tavırla onayladım.

"Niyetinden şüphem yok da aklından var. Kaç yaşına geldi hâlâ birini ilgilendiren bir şey yapmadan önce ona sormayı öğrenemedi! İptal edilebilecek gibi olsa neyse diyeceğim de bir de iş işten geçtikten sonra söylüyor. Ezgi gelmiş bile kucağında küçücük çocukla, Beyazıt'ın kuzenlerini falan da davet etmiş..." dedim sitemle.

Anneme bunları söylemediğine emimdim ki çatılan kaşları da bunu doğruluyordu. 

"Nerede Ezgi?"

"Kendi evine geçmiş, gel benimle kal da dedim, annemlerle de kal dedim ama kabul etmedi ikisini de..."

"Erdem de gelmiş mi?"

Başımla onayladım annemi. Erdem, Ezgi'nin kocasıydı. 

"Neyse ben gidiyorum!" dedim ve tekrar arkamı dönerek kapıdan çıktım. 

Düş Kapanı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin