Bu bölüm azıcık kısa ama merak etmeyin. Önümüzdeki bölümlerde fazla fazla telafi ediyorum.
Pazar günü MSÜ vardı bu arada. Umarım iyi geçmiştir sınavınız.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...
*
"Bugün gelmedin?" dedi yumuşak bir sesle ve de sorarcasına.
"Duymuşsunuzdur mutlaka, yarın düğünüm var..." dedim. Bir an önce telefonu kapatmak için yer arıyordum.
"Bir önceki seansımızda bundan bahsetmemiştin ve öğrendiğimde bugün gelmeni çok istemiştim. Evlenmeden önce biraz konuşabilmeyi umuyordum seninle." dedi babacan bir tavırla Uğur bey ve bu aramanın ardında annemin olduğuna da emindim.
"Annem aradı değil mi?" dedim doğrudan.
"O da var ama annen aramasa da arayacaktım. Müsaitsen bugün 6-7 arasında bir boşluğum var."
Görmese de başımı iki yana salladım.
"Müsait değilim. Bir sonraki seansta görüşürüz, Uğur bey."
"Pekâlâ... Haftaya görüşürüz o zaman."
Telefonu direkt kapattım ve bir süre başımı koltuğun yaslanma yerine atarak öylece durdum. Saat beşe geliyordu ve eve geldiğimizden beri hiç odadan çıkmamıştım.
Arat çıktıktan sonra üzerime turuncu şort ve turuncu sweatshirtten oluşan takımı giyerek 1 saat kadar zar zor uyumuştum.
Kenan Yılmaz hakkında topladığım bilgileri incelerken de Uğur bey aramıştı.
Aşağıdakilere de ayıp oluyor muydu, olmuyor muydu bilmiyordum ama çok da umurumda olduğu söylenemezdi.
Tekrar Kenan Yılmaz dosyalarına döndüm. Ancak bomboştu. Ne bir siciline yansımış bir şey vardı, ne hakkında beni bir yere taşıyabilecek elle tutulur bir haber vardı... Delirecektim resmen.
Pırıl'ın ilk olmadığına emindim ama bir halt bulamıyordum. Kılıfını çok iyi uydurmuş olmalıydı.
Sıkılarak dosyaları öylece koltuğun üzerine bıraktım ve ayaklandım. Arat evde miydi bilmiyordum ancak sanırsam halası evdeydi.
Merdivenlerden inerken kendi odasından çıkmakta olan Baha savcıyla göz göze geldik ve beni şöyle bir baştan aşağı süzdü. Garipsemiş bir tavrı vardı.
"Bir şey mi oldu?" diye sormama engel olamadım koridorda yan yana geldiğimizde.
"Bir garipsedim. Böyle hep süslü püslü görmeye alışınca..." dediğinde güldüm ister istemez.
"Daha kötü bir halde de görmüştünüz savcım?" dediğimde gülerek, başını itiraz edercesine iki yana salladı.
Ferzan'ın adamlarının önümü kestiği günden bahsediyordum. Baha savcının bana büyük gelen kıyafetlerinin içinde kesinlikle daha rezil bir haldeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı +18
Roman pour AdolescentsKlişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım yavaşça. "Her cuma saat 9 ve 10 arasında ne yaptığını bilmiyorum." Söylediklerimi destek...