26.Bölüm

672 90 20
                                    

Herkese merhaba.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

"Didem'i etkilemek istemem ama bana vurmuş olsa annemle bir daha konuşmazdım, en azından uzunca bir süre..."

Didem neden tekrar buraya döndüğünü hiçbir çekince belirtmeden doğrudan anlattığı için ne yazık ki konumuz annemin Didem'e tokat atmasıydı.

"Bir de bayıl istersen, yenge! Hiç mi anne terliği yemedin?" Tabii ki Tekin de geri kalmamıştı.

"Sence Yeliz abla evde terlik mi giyiyordur? Olsa olsa topuklu falandır o." diyerek ise Baha benden önce atılmıştı.

"Doğru, bazen yengenin kraliyet ailesine mensup olduğunu unutuyorum."

Gözlerimi yuvarlamama engel olamazken başımı da onaylamazcasına iki yana salladım.

"İnanır mısınız bilmem ama biz de gayet normal insanlarız ve evde pijamalarla da geziyoruz ve tabii ki annem de 7/24 topukluyla falan gezmiyor."

"İnanmadım!" dediler Tekin ve Baha aynı anda ve bir kez daha gözlerimi yuvarlamama neden oldular.

"Yani kusura bakma da haklılar." Ecem eliyle üzerimi gösterdi.

"Kimin gecelikleri takım olur ki! Ya da kimin ev hali böyle olur! Ben rahat diye 10 yıldır aynı pijama takımını yıkayıp yıkayıp giyiyorum. Hatta depresyondayken yıkamadan. Ki o da hediye gelmişti, gidip değiştirmeye üşenmiştim. Benim gidip özellikle takım alacağımdan falan değil yani. "

Bir yandan da gerçekten rengi solmuş ve yer yer kumaşının izi çıkmış pijama takımını göstermişti. Üstelik sanırım üstünde çamaşır suyu lekesi vardı ki Ecem'in temizlik falan yapmadığına emindim. Acaba o leke nasıl olmuştu?

Bir de kendi üzerimdeki koyu gri takıma baktım. Üst kısmı askılı ve göğüs kısmı dantelliyken altı bildiğimiz pijamaydı.

"Başkasının beni görmesini istemeyeceğim bir halde kendimi de görmek istemem çünkü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Başkasının beni görmesini istemeyeceğim bir halde kendimi de görmek istemem çünkü. Öz saygı meselesi tamamen."

Tekin gözlerini yuvarladı. "Gayet kendime öz saygım var ve bu yüzden de uykumdan kısıp da süslenip uyuyamam!"

Laf anlatmakla uğraşamayacağıma kanaat getirdiğimde bakışlarımı boydan boya olan camdan dışarı çevirdim. Beyazıt yemekten sonra doğrudan kulübesine gitmiş ve saatin gece yarısına yaklaşmasına rağmen hâlâ oradan çıkmamıştı. Dün akşam Ateş'lerden döndüğümüzden beri garip bir şekilde içine kapanmıştı. Bu hali nedense içimde bir yerlere dokunuyordu. Hoşuma gitmiyordu. Normalde de pek sohbetlerimize katıldığını söyleyemezdim ama şu an en azından yanımda oturuyor ve bel gamzemi hafifçe okşuyor olmalıydı.

Düş Kapanı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin