4.Bölüm

1.8K 191 17
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

Madem bazı şeyler açıktı, tüm kartları açık oynamalıydık çünkü benim kapalı kartım yoktu.

"Buyurun Dilem Hanım..!" dedi koruma kendisine baktığımı fark ettiğinde, oldukça saygılı bir şekilde.

"Patronunu ara ve bana ver!" dedim duraksamadan.

Adam durdu, şaşırdı ve arkamda kalan arkadaşına baktı ne yapacağını bilemeyerek. Ardından cebinden telefonunu çıkarmış ve bir kaç tuşa bastıktan sonra telefonu bana uzatmıştı.

Tereddüt etmeden telefonu almış ve kulağıma götürmüştüm.

En nihayetinde 4. çalışında açılabilmişti.

"Bir şey mi oldu Harun?"

"Evimde sizi bekliyorum, Beyazıt Bey..." dedim yine duraksamadan. Benim yüzümden Kerem'in başı da belaya giremezdi.

"Dilem Hanım?" dedi şaşkınlıkla.

"Evet, benim." dedim hızla.

Şaşkınlığından olsa gerek kısa bir süre herhangi bir yanıt alamamıştım ancak daha sonra "Peki, geliyorum..." dedi ve telefonun kapandığına dair o dıt sesi geldi.

Telefonu Harun'a geri vermiştim ben de mecburen.

Sakin olmalı, fevri hareket etmemeliydim. Soğukkanlılığımı korumalıydım. Kendimi sakinleştirebilmek adına burnumdan alıp ağzımdan verdiğim nefeslerle arabama ilerledim. Arabama ulaşana kadar hatırı sayılır derecede sakinlemiştim.

Eve ulaşana kadar dinlediğim ağır müziğin de etkisiyle tamamen sakinleşmiş, kendime gelmiştim. En azından nispeten daha sağlıklı düşünebiliyordum artık.

Didem'in eve henüz dönmemiş olmasını dileyerek kapıyı açtım. Neyse ki Didem henüz dönmemişti ancak toplanmayı bekleyen ufak tefek dağınıklıklar vardı.

Montumu çıkardıktan sonra hızlıca dağınıklıkları toplamaya giriştim. İşimin yeni bittiği sırada kapı çaldı. Bu ister istemez tekrar tedirgin olmama neden olmuştu.

Kapıda polis de vardı... Kardeşinin görevlendirdiği polis...

Derin bir nefes aldım. Tek güvencem çok kişinin damarına basmış olmam ve bunun biliniyor olmasıydı şu an. Olası ölümüm ve ya kaybolmamın dosyası Baha savcıya verilmezse muhakkak araştırılırdı.

Derin bir nefes aldım ve bir kaç adımla kapıya ulaşarak açtım.

Neyse ki Didem gelmeden Beyazıt gelebilmişti.

"Buyurun..." dedim içeriyi işaret ederek.

Zaten tek bir odadan oluşan dairemde, bir de banyonun ve yatağımın olduğu bir asma kat mevcuttu ve tüm evim bu kadardı.

Koyu gözlerinin üzerimde gezindiğini hissetsem de olabildiğince görmezden gelerek montuna uzanmıştım. Bunun üzerine hiç bir şey demeden montunu bana vermiş ve geçip gri berjere oturmuştu.

Ben de L koltuğumun Arat'a yakın ucuna oturdum.

"Umarım hizmetimizden memnunsunuzdur?" dedi sorarcasına.

Bir an, sadece bir an tamamen tesadüfen Kerem'e iş teklifinin gittiğini düşünmeme sebep olmuştu.

Tamam, Kerem işinde iyiydi ama benim hayatımda bugüne kadar tesadüf diye bir şey olmamıştı ne yazık ki. Her şeyin bir sebebi olmuştu hep.

Düş Kapanı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin