Bayram da geldi sayılır ve şimdiden herkese iyi bayramlar diliyorum.
Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...
*
Belinden tutup havaya kaldırdığımda neşeli bir kahkaha bırakan Buse'yle istemsizce ben de gülmüş ve geri indirdiğimde yanağına minik bir buse bırakmıştım.
"Aa!!" dedi neşeyle bağırarak ve camdan gözüken iniş yapan uçağı işaret etti.
"Vuğğ!" gibi garip bir sesle bağırdığında "Uçak mı o ablacım?" demiştim sorarcasına.
Beni hızlı hızlı başını sallayarak onayladığında annesinin iki yandan topladığı minik at kuyrukları da sallanmıştı ve bu çok tatlıydı.
Benimle yetinmemiş ve yanımda duran Beyazıt sanki kendisine bakmıyormuş gibi minik işaret parmağıyla omzunu dürtmüş ve hemen ardından da aynı işaret parmağını tekrar uçağa çevirmişti.
"Abi! Vuğğ!"
"Evet, güzellik. Uçak." dediğinde Beyazıt, Buse bir kez daha etrafına bakınmış ve bu seferde gözüne Didem'i kestirmişti.
Sanırım herkese tek tek uçağı göstermek konusunda kararlıydı.
Didem'e seslense de Didem asla dönmemişti. Muhtemelen bana dediğini sanarak üzerine alınmamıştı.
"Aba!"
Son kez bağırdığında da dönmeyince kucağımda çırpınmıştı yere inmek için.
Yere bıraktığımda da paytak adımlarla koşarak Didem'in yanına ilerlemiş ve ona da uçağı göstermişti. Ardından anneme ve ondan sonra da Ahmet abiye, sonra annesine.
Erdem valizleri vermekle meşguldü.
Ezgi, Buse'yi kucağına alarak yanağını öpmüştü. Bu sırada göz göze geldiğimizde onlarda olan bakışlarımı Beyazıt'a çevirdim. Halihazırda bakışları üzerimdeydi.
Neden benimle geldiğini anlamamıştım ama gelmişti işte.
"Çocukları seviyorsun..."
"Buse'yi seviyorum." diyerek düzelttim Beyazıt'ı ve Didem'in bu tarafa geldiğini fark ettiğimde "Misal Didem'i bebekken hiç sevmezdim, şimdi de idare ediyoruz." dedim takılmak için.
"Hey!" dedi. Normalde yanımızdan geçip muhtemelen tuvalete ya da büfeye gidecek olsa da söylemimle durmuştu.
"Benden daha iyi bir kardeşe hiç bir zaman sahip olamazsın! Benim gibi bir kardeşin olduğu için yat kalk dua et!"
"Baha savcı gibi bir kardeşin olduğu için şükretmelisin. Didem gibi bir kardeşin de olabilirdi." dedim Didem'i duymazdan gelerek ve bunun üzerine Didem bana dil çıkararak büfeye doğru ilerlemişti.
Sinir etmeye bayılıyordum.
"Sadece biraz ergen." dedi Beyazıt da Didem'in arkasından gülerek bakarken.
"Biraz mı?" dedim ben de gülerken.
Hayatımda Didem kadar ergen bir insan daha tanımamıştım.
"Kerem?" dedi birden alakasız bir şekilde.
"Ne zamandır arkadaşsınız?"
"6 yıl olacak." dedim sorusunun nedenini anlamasam da.
"Neden sordun?" da dediğim sırada kaşları şaşkınlıkla havalanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı +18
Teen FictionKlişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım yavaşça. "Her cuma saat 9 ve 10 arasında ne yaptığını bilmiyorum." Söylediklerimi destek...