Öncelikle herkese merhaba...
Bir sonraki bölüm +18 bir kısım var ama asla bölümün ramazana geleceğini hesaplamamıştım. Dün falan fark ettim.
Tam olarak bilmemekle beraber sanırım günahmış. Ve ben yazdığım için okuyan herkesle tekrar tekrar günah kasacağım sanırım ama neyse artık. Yapacak bir şey yok.
O zaman uyarmayı unutursam diye hazır aklımdayken şimdiden uyarmak istedim her nedense çok unutucakmışım gibi geldi.
Her neyse...
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...
*
Gözlerimi kırpıştırarak araladım ve gerinmek istedim ancak hiç bir yerimi hareket ettiremem kaşlarımın çatılmasına neden oldu. Eş zamanlı bir şekilde alnımın da sert bir yere yaslı olduğunu fark etmiştim.
Bulanık görüşümü düzeltmek için bir kaç kez daha gözlerimi kırpıştırdım ve görüş açıma giren çıplak ve yanık tenle şaşkınlıkla geriye çekilmek istedim ancak belimdeki eller buna izin vermedi.
Başımı bir miktar kaldırabildiğimde Arat'ın huzursuzlukla buruşan yüzü görüş açıma girmişti.
"Bi' uyutmadın!" diye söylenirken hareketlerimi hepten kısıtlamak istercesine kollarını sıklaştırmıştı.
İyice sıkıştırıldığım için bunalırken itmek üzere ellerimi zar zor göğsüne yaslayabilmiştim. Bunun üzerine Arat sıkıntılı bir nefes verirken kollarını bedenimden çözerek sırt üstü yana bıraktı yarı çıplak bedenini.
"Ne yapıyorsun?" dedim elinden kurtulmanın rahatlamasıyla olduğum yerde doğrulurken ve de biraz olsun kendime gelebilmek için gözlerimi ovuştururken.
"Uyumaya çalışıyorum!" dedi uyku mahmuru sesiyle azarlarcasına ve de gözlerini açmadan.
"Beraber uyuyabiliriz derken yarı çıplak olmanı ve beni ahtapot gibi sarmanı kast etmemiştim!" dediğim sırada kaşlarım da çatıktı.
Daha fazla uyuyamayacağını anlamış olacak ki gözleri bıkkın bir nefesle birlikte aralanmış ve bana tersçe bakmıştı.
"Seni başıma sardığım günü sikeyim!" dedi hoşnutsuzca ve ona tersçe bakmama neden oldu.
"Pardon! Evlenmek için tehdit edilen benim ve sen mi beni başına sardın? Baha savcıya gidip yardım isteyen dilim kopsaydı da istemeseydim!"
Beyazıt derin bir nefes alırken hâlâ öylece yattığı yerden kalkmadan bana ters bir bakış attı.
Ardından da beline kadar örtülü olan örtüyü üzerinden atarak doğruldu.
Daha evlenmeden 40 yıllık evli çiftler gibi başladınız...
"Sen uyurken dinlenebiliyor musun?" dediğinde de, anlam veremeyerek Beyazıt'a baktım ancak yalnızca bir kaç saniye kadar istemsizce kaslarına kaymıştı gözlerim. O adonisler gerçek miydi?
"Ne alaka şimdi?" dediğimde şaşkınlıkla ve de gözlerimi kırpıştırarak, banyoya doğru ilerliyordu.
"Uyurken daha çok yoruluyor olmalısın." dediğinde dağınık yatmama gönderme yaptığını ancak anlayabilmiştim.
Arkasından tersçe bakarken kendimi tekrar yatağa bıraktım. Hiç kalkasım yoktu. O düğüne gidesim de yoktu kendi düğünüm değilmiş gibi.
Öylece tavanı izlerken banyo kapısının açılma sesini ve ardından da Arat'ın sesini duydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı +18
Teen FictionKlişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım yavaşça. "Her cuma saat 9 ve 10 arasında ne yaptığını bilmiyorum." Söylediklerimi destek...