Bir sonraki bölümü milat sayabiliriz. 33.Bölüm itibariyle bambaşka bir Düş Kapanı okuyacağız. Şimdiden haberiniz olsun. Ayın 17'sinde tekrar görüşmek üzere.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...
*
Sereyli tam karşıma kurulurken kenardaki bilgisayarı almış ve bana bakmadan onu açmıştı. Bir şeyler yaptı bilgisayarda ve en sonunda ekranı bana çevirdi. Bir video vardı ekranda. Anında hangi güne ait olduğunu anlamıştım videonun. Videoda boş bir koridor görünüyordu yalnızca ama anlamıştım işte.
"Kapat şunu!" derken sesim varla yok arasında çıkmıştı. Bu görüntüyü nereden bulmuştu bilmiyordum.
"Devamını merak etmiyor musunuz diyeceğim ama..." derken sesi üzgündü.
"Siz bizzat yaşadınız değil mi?" Koridorda göründüğümde Sereyli beni dinleyip kapatmıştı bilgisayarı.
İfademi olabildiğince sabit tutmaya çalışırken ağlamamak için yanan gözlerimle Sereyli'nin gözlerinin içine baktım.
"Ne istiyorsun?" diye sorduğumda gülümsemesi genişledi.
"Benim işimi baltaladıktan sonra o piç kocanın arkasına saklanıp öylece bu işten sıyrılacağını sanmadın, değil mi?"
Gülümsemesi pis bir sırıtışa dönerken artık sadece midemi bulandırıyordu.
"Ne istiyorsun?" diyerek tekrarladım sorumu.
"Kocanın elinde Dokuz Buçuk için değerli bir şey olduğuna dair bir duyum aldım. Onu bul ve bana getir. Sen de görüntülerine kavuşursun."
Beyazıt'a ihanet etmemi mi istiyordu?
Sereyli'nin gözlerinde anlık beliren korkuyla anlamıştım.
"Davetiyen gelmiş sanırım?" dediğimde bana tersçe baktı.
"Beyazıt görse mesela bunları? Ya da pek sevgili annen? İkisi de bilmiyor, değil mi? Ölmeden önce yapacağım son şey bile olsa bunu yaparım, Dilem. Dokuz Buçuk için değerli olan şeyi bulup en kısa sürede bana getireceksin! Ölsem de arkamda bunu yapacak birilerini bıraktığıma emin olabilirsin. Benim ölmem demek bunun ifşa olması demek. İkimiz için de geri sayım aynı anda başladı."
Ardından birden aradaki şoför paravanına vurdu. Araba bunun üzerine durup kapı açılırken Sereyli bilgisayar çantasıyla arabadan indi ve bana döndü.
"Çocuklar seni aldığımız yere geri bırakacak ama benim burada ayrılmam gerekiyor, Dilem Hanım. Kusuruma bakmayın lütfen. Bana ulaşabilmeniz için güvenli bir yol ayarlayacağım en kısa sürede."
Başıyla da bana minik bir selam verdi ve kapıyı kapatarak başka bir araca ilerledi. Bu araç da tekrar çalıştı ve tıpkı Sereyli'nin dediği gibi beni aynen aldıkları yere bıraktılar.
Arabadan indiğimde evet Kerem'i görmeyi bekliyordum ama Beyazıt'ı, adamlarını ve Tekin'i asla.
Beyazıt yakasını kavradığı adamı dövmeye o kadar dalmıştı ki beni fark etmemişti bile. Bir an hazır fark etmemişken arkamdaki arabaya geri binmeyi bile düşündüm ama araba kapısını kapatma zahmeti bile göstermeden ben iner inmez yoluna devam etmişti.
Derince yutkunurken beni ilk fark eden Tekin, Beyazıt'ın kolunu dürttü.
Beyazıt "NE VAR AMINA KOYAYIM?" diye sinirle öyle bir bağırdı ki ciddi ciddi o an görünmez olmayı diledim. Sabahtan zaten gergindik. Bir de şimdi üstüne bu tuz biber olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Kapanı +18
Teen FictionKlişe ama orijinal demişken mafya/anlaşmalı evlilik yazmasak olmazdı. Buyurunuz... * "Çok şey bildiğini sanıyorsun değil mi?" dediğinde başımı iki yana salladım yavaşça. "Her cuma saat 9 ve 10 arasında ne yaptığını bilmiyorum." Söylediklerimi destek...