2. bölüm

1.5K 46 7
                                    

Gonca gerdiği yayını bir hışımla bıraktı. Hedef aldığı Moğol un tam göğsüne denk gelmiş idi. Herkes bir anda paniklemiş korkuyla etrafına bakmıştı. Kibirle gülümsedi Gonca. Yine gerdi yayını ama bu sefer basit bir nökere değil komutan olduğu her halinden belli olan iti hedef aldı. Etrafında ne kadar etten duvar örülmeye çalışılsa da Goncanın oku her zaman hedefine ulaşırdı. Komutan aldığı darbeden etkilensede yıkılmamış öfkeyle çıkarmıştı pusatını kınından.

Gonca giydiği pelerinin şapkasını çıkarmış gizlendiği çalılıkların arkasından çıkmıştı. Pusatını kınından çıkardığı gibi Moğolların koruduğu kervana yürürdü.

Cenk meydanına çıktığında karşısındakilere küçümseyici bir bakış atmış ardından bir kahkaha atmıştı
"Demek Türk'e kefen biçme gafletine düşen sizsiniz ha. Hepinize haddinizi bildireceğim" aslında bu konuda biraz şüpheliydi yeni şehirden uç pazara giden yolların birinden geçiyordu bu kervan ve dün Alaaddin beyin odasına bu yoldan geçen bir kervan olacağını vurulursa çok büyük kazanç sağlanacak olduğunu isimsiz bir not ile bildirmişti. Alaaddin bey aklında nasıl bir cenk vermiş. Bu isimsiz nota güvenmişmiydi hiç bir fikri yoktu Goncanın aylardır isimsiz notlarla yardım ediyordu Alaaddin beye. Bir iki defasında gelmemiş canını zor kurtarmıştı keferenin elinden lakin son zamanlarda bıraktığı notlara itimadı var gibiydi.

Gonca ona doğru gelen bir nökerin savurduğu kılıç darbesini eğilerek savuşturup boğazına saplamıştı pusatını.

Bir kaç nökeri daha usta haraketlerle leş ettiğinde etrafına baş edemeyeceği kadar çok nöker toplanmıştı. Karşısındaki adamın kalbinin tam üstüne hançerini saplamış hançerini geri alacakken sol kolumda hissettiği acıyla geriye çekilmişti hançerini alamdan

"Ahh!" Acıyla buruşturdu yüzünü.

Elini sol koluna attığında sağ tarafında ki adamın kılıcını ona doğru savurduğunu farkedemden bir okun nökerin boğazına saplandığını gördü. Oka dikkat kesildiğinde okun kayılara ait olduğunu fark etmesi uzun sürmedi. Şapkasını yine başına geçirmiş gizlemişti yüzünü.

Acıyan kolunu yok saymaya çalışarak birkaç nökeri daha alt ettikten sonra ormana yöneldi.

Bu hengamenin içinde kaçması kolay olacaktı.

Hızlı adımlarla arkasına sık sık bakarak koşmaya hazırlanıyordu lakin kurumuş yapraklar sadece onun ayağının altında ezilmiyordu. Başkasının daha adım sesleri doldu kulaklarına.

"Bu kaçışın sonu nereye varacak ortak. Nicedir leyhimize işler yaparsın, yardım edersin. Ne diye saklanırsın bizden." Alaaddin beyin sesini duyurmak için bağrışı ormanı inletmiş yankı yapmıştı.

Bir anlığına kalakaldı Gonca. Şaşkınlığın aleyhine olacağını bildiğinden kılıcını hızla kınına sokup koşmaya başladı.O koşmaya başlayınca arkasında ki de koşmaya başlamıştı. "Kimsin sen de hele. Bak eğer sen kendin bana gösterirsen kendini hoş görürüm amma ben seni bulursam gazabımdan korkasın ortak"

Bağırışı git gide boğuklaşmış belli ki Gonca durmadan koşarken Alaaddin pes etmiş bırakmıştı peşinden gelmeyi. Biraz daha ilerleyip peşinde kimsenin olmadığına emin olduktan sonra ciğerlerinin acısına daha fazla dayanamayacağını farkedip bir ağacın dibine attı kendini. Derin derin nefesler alıp , kalbinin göğüs kafesini kırıp geçecekmiş gibi atmasını bastırmaya çalışıyordu.Gözlerini kapatıp elini kalbinin üzerine koydu.

"Bakma şimdi iki yabancı olduğumuza medreseli. Biz seninle birbirine aşina iki ayrı tene can veren bütün bir ruhuz" nefes nefese söylediklerini yerine ulaşmaycağını bilsede konuşmaktan çekinmedi Gonca.

Nihayet nefesi düzene girdiğinde, kalbi göğsünü acıtmayacak şekilde atmayı başardığında ayağa kalkıp kendi meskenine doğru yol aldı.

⚔️

"Kimdir bu gizli kişi Alaaddin. Dostmudur düşmanmıdır. Ne diye bize yardım eder ne diye yanımızda yöremizde yiğitçe bizimle olduğunu ünletmek yerine ne diye görünmezliği seçer?" Osman bey istişare için Alpları yanına çağırdığında bu gizli kişinin hala bulunamadığını öğrenende hiddetlenmiş idi.

Alaaddin açıklamaya çalıştı vaziyeti "bilmezim beyim bilmezim. Odama koyulan notları bizzat kendimi koyuyor yoksa sarayda çaşıtımı var bilemem."

Osman bey derince baktı Alaaddin beye, "senin vazifen bu gizli kişiyi bulmaktır Alaaddin. Onu bulana kadar başka vazifen yoktur."dedi

Alaaddin bey bir an afallasa da belli etmemeye çalışarak buyruğun Osman beye ait olduğunu söyledikten sonra istişare meclisi boyunca ona söz gelmedikçe pek dahil olmadı. Ettiği iş değildi durum ne olursa olsun vazifeyi her şeyden üstün gördüğünden pasif olmazdı hiç ama bu sefer başkaydı. kim onun pusatından keskin zekasıyla cenk etmeye kalkabilirdi? Kibrinden değildi bu düşünceleri. Çok konuşmaz , olgun , gönlü tok biriydi Alaaddin. Halk içinde gövde gösterisi yapmamıştı hiç. Kim onu bu kadar yakından tanıyordu?

⚔️

Sıcacık közün içine yerleştirdiği hançerini aldı Gonca. Sızım sızım sızlayan yarası kanlar içinde bırakıyordu kolunu. Hançeri yarasının üzerine bastırdığında kor gibi demir yakmıştı tenini.

Dudaklarının arasına sıkıştırdığı odun parçasını öfkeyle savurdu mağaranın bir köşesine.

Yamacında olduğu ateşin ışığı düşüyordu yüzüne. Derin derin nefesler alıyor yaşadığı acıyı unutmaya çalışıyordu. Yanına koyduğu bezler ile sardı mühürlediği yarasını.

Kaftanını giymiş yeniden Gonca hatun olmuştu. Ateşi söndürüp pusatını beline takıp , yayını sırtına geçirmiş okları atının heybesine koymuştu

Varacağı yer uç pazar idi aylar olmuştu o topraklara ayak basmayalı. Kütahya sarayında olduğu biliniyordu. Hoş aylardır bir veya iki defa saray yüzü görmüştü. Oda aldığı darbeler katlanılmaz olduğunda kaya gibi sert bir duruşla saraya giriyor odasından iyleşene kadar çıkmıyordu.

Yavaş yavaş ilerlemeye başladı atının üstünde. Alaaddin ile yüzyüze gelecek olmanın heycanı ve korkusu sarmıştı içini şimdiden.

⚔️

Yazım , imla hatalarım var ise çok özür dilerim.

Sevgi sev saygılarıma

777 kelime

:)

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin