8. bölüm

1K 44 12
                                    

"bırakasın ağabey bırakasın alayım şu densizin kellesini" abisinin güçlü kollarından sıyrılmaya çalışıyor , Süleyman bey ile Goncanın başında olduğu ateşe bulamak İstiyordu bütün ormanı.

"Durasın Alaaddin durasın" sertçe sırtını bir ağaca yasladı ağbeyi. "Ulan gidipte ne yapacaksın ha ? Ne münasebetle ne hakla hesap soracaksın ? Affettin mi ki sen kızı şimdi yavuklun gibi sahip çıkmaya çalışırsın ? " Sorulan suallere bir cevabı yoktu o yüzden bıraktı çırpınmayı.

"Duydum ağbey bana ihanetini öğrendiğim gün bile bana olan sevdasından yakınıyordu anasına. Tamam sevdası ihanetine engel olmadı amma o bana sevdalıdır." kemerine sıkıştırdığı bir mendil çıkarttı. "Bu papatyaları onun canını kurtardığım gün buldum ağbey sol göğüsün , tam kalbinin üstündeydi bu papatyalar. Sever ağbey oda sever." Mendil kana bulanmış papatyalar kurumuştu

"Ama yapamam ağbey. Affedemem onu." Nefesleri sıklaşmış gözleri buğlanmıştı.

"O zaman duracaksın Gardaşım." Sakince kendisini ikna etmeye çalışıyordu ağbeyi. " Hem dediğin gibi Gonca da sana sevdalıysa kabul etmeyecektir."

"Mecbur ediyorlar ağabey. İşitmedin mi ne dediğini 'evliliğimiz çıkacak olan kana önlem olacak' dedi ben az biraz tanıyorsam Goncayı kabul edecektir hem zaten biz... Biz değiliz artık. Gonca için hiç bir sebep yok reddedeceği. Kabul edecek ağbey ben dayanamam buna"

Bir hareketlilik hissettikleri anda ağbeyi hemen kendisinin ağzını kapatmıştı. Ona ters  bir bakış atıp baktı ateşin ışığıyla aydınlık olan yere.

Gonca hiçbir şey demeden atına binmiş hızla uzaklaşmıştı.

Sertçe yutkundu Alaaddin

'Hayır' dememişti.

Ağbeyine baktı Anlamayarak. Dudaklarının üstüne kapanan parmakları çekti sertçe.

"Ben Goncanın peşine giderim sakın geleyim deme" deyip atına yöneldi. Goncanın gittiği yola doğru sürdü atını.

Ona yetişmek için hızlanmıştı amma Goncayı yakalaması için hızlanmasına gerek olmadığını anladı. Gonca gayet yavaş gidiyor ve düşüncelere dalmış olduğundan Alaaddini fark etmemişti.

Kabul etmeyi düşünmüyordu değilmi ?

"Gonca hatun" diye seslendi ne diyeceğini bilmeden. Goncanın buğlu bakışları kendisine dönmüş , şaşkınlıkla bakakalmıştı kendisine.

"Alaaddin bey" dedi sorgular bir tonda.

"Gecenin bir vakti seni görünce yanına geleyim dedim. Malum yaralısın ya ondan." Tereddütle sıraladı bahanelerini.

"Sağolasın. Uç pazara giderim. Eğer sende uç pazara gideceksen beraber gidebiliriz... İstersen tabii." Dedi çekinerek Gonca.

Ne diyeceğini bilemedi. Onunla beraber gitse dilini tutamaz illaki açardı Süleyman bey konusunu. "Yok... Ben yeni şehire giderim" zorda olsa reddetti onu. Israr etse gelirdi, kıyamazdı Goncaya.

"Eyi o vakit. Allah'a emanet" dedi ve sonrasında hızla gitti. Arkasından bakakaldı Alaaddin bey.

Nasıl yapacaktı ? Aklı ile kalbi arasında sıkışıp kalmış aklını dinlese ruhunda hiç kabuk bağlamayacak olan yarası bâki kalacaktı.

Kalbini dinlese...

Ne olurdu kalbini dinlese ? Alsa karşına zehrin de şifan da başım gözüm üstüne gel ne olursan ol gel dese.

Yine yaparmıydı Gonca ihanet eder miydi kendisine ?

Gözlerindeki utanç her halûkarda belli ediyordu kendini.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin