15. bölüm

1.1K 44 18
                                    

İki insanın birbiriyle karşılaması kadere tanıştıktan sonra yan yana kalmaları ise onların gayretine bağlıdır.

- Sabahattin Ali.

                                 ⚔️
"hayde uykucu hatun hayde. Gün doğmadan yola çıkmamız lazım gelirdi. Gün doğdu batacak sen hala uyursun." Alaaddin saatlerdir uyuyan Goncaya bezmiş bir şekilde sitem ediyordu uyanması için.

Gonca kaşlarını çatmış gözlerini açıp etrafını incelemişti.

Gözleri gözlerine değdiğinde Gonca rahat bir nefes almış , doğrulmuştu uzandığı zeminden.

"Pek yorulmuşum Alaaddin Ali." Alaaddin Goncanın doğrulması için elini uzatmıştı. Gonca kendisinden destek alarak kalktığında pek yakın durmuşlardı.

"Geçecek nazlı hatun. Yorgunluklarını , hissettiğin katlanılmaz ızdırabı unutturacağım sana" fısıltısı Gonca'ya ulaştığında dudaklarına bir tebessüm yayılmış , gözlerinde umut çiçekleri açmıştı lakin tek bir kelam etmeyip geçti yanından.

"Yeni şehre mi gideceğiz" diye sordu kendisine dönmeden.

"Yeni şehre gideceğiz" diye cevap verdi.

Gonca aksayan adımları ile çıktı mağradan. Arkasından seslendi Alaaddin.

"Bekleyesin beni Gonca. Zorlama bacağını." Hızlı adımları ile yetişti kendisini dinlemeyen kadına. Tutup kolundan çevirdi kendisine. "Dur dedim hatun ne deyu dinlemezsin beni"

Gonca aksi bakışları ile bir tuttuğu koluna bir gözlerine bakmıştı. " Kendi başıma yürüyecek kadar kudretim vardır Alaaddin bey." Bezgin bir nefes koyuverdi Alaaddin.

"Bilirim Gonca bilirim lakin sen ver hele yükünü bana yürüyeceğimiz yol uzundur."
Diyerek sardı kolunu Goncanın beline

Kendisine asi bir bakış atmış amma ses etmemişti. Gonca yükünü Alaaddine vermiş yavaş adımlar ile tutmuşlardı yeni şehrin yolunu.

                                   ⚔️

"Az biraz dinlensek olur mu medreseli. Ben çok yoruldum." Duydukları ile Gonca'ya dönmüş , alnında biriken boncuk boncuk terleri görünce kaşlarını çatmıştı.

"Gel hele Gonca'm " diyerek çekti köklü bir meşenin yamacına Goncayı.

Tam bir şeyler demeye hazırlanıyordu ki bir nökerin iğrenç çığlığını duydu.

"Alaaddin ne olur ?" Goncanın sorduğu soruya kendisi cevap veremeden bir çığlık daha duydu.

" Osman ve Yakubun dölleri." Bu iğrenç sözlerin sahibi Karacelasundan başkası değil idi.

"İt soyu" Nefretle at üstünde , pusatı elinde olan Moğol komutanına baktı Alaaddin.

"Hatun sağ kalacak." Diğerek nökerlere saldır emrini vermişti karacelasun.

Zorlukta ayakta kalan elinde sade hançeri olan kadına baktı. Onun pusatı kendisindeydi.

Hemen yanına koşup hançeri elinden aldı sonra pusatı verdi alelacele. "Alaaddin ne yaparsın ?" Aldığı soruya cevap vermeye fırsat olmadan ona doğru gelen nökerlerden birinin ona savurduğu kılıçtan eğilerek kurtulup bacağına hançerini saplamıştı. Nöker acıyla diz üstü düştüğünde hızlıca hançerini bacağından çıkarıp boğazına sapladı.

Diğer gelen nökerin hamlesini bir adım geriye giderek kurtulup onun sırtınada sapladı hançerini. Diğer nökere yönelecekti ki. Omzunda hissettiği keskin bir acıyla duraksadı anlık olarak. Acıyı yok saymaya çalışarak ardına döndüğü gibi hançeri nökerin tam kalbine saplamıştı.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin