23. bölüm

1.1K 52 8
                                    


Ay ışığı, altında uzandığı meşenin yaprakların arasından sızıp toprağa düşmeden önce kendisinin gözlerine çarpıyor kapkara gözlerine yabancı bir aydınlık bahşediyordu

Haftalar olmuştu bu vazifeyi alalı. Küçücük balası burnunda tütüyor haber alamdığı tebası, ailesi ile daha da celalleniyordu.

Kurumuş yaprakların birilerinin ayağı altında ezildiğini bağıran çatırdama sesleriyle kaşlarını çattı.

Adımların kendisine doğru yaklaştığını fark ettiğinde gülümsedi memnunca. Uzandığı yerden doğruldu, pelerinin başlığını taktı kafasına yeniden.

"Alangoya !" Adamın kendisine seslenmesiyle bakışlarını soluna çevirdi. Dudaklarındaki gülümseme daha da genişlerken ayağa kalktı eli pusatına giderken.

"TEMULİN!" Diye karşılık verdi başlığını çıkarırken. Yüzünü gördüğünde gözlerindeki şaşlınlıkta istifade savurdu kılıcını kellesine doğru Gonca.

Temulin iti düştüğü tuzağı çabuk sezmiş, pusatını çıkarmıştı kınından hızla.

Elindeki pusatı çevirirken, geriye doğru adımladı. "Pek zeki derdim sana amma pek ahmakmışsın Moğol iti!" Dedi kibirle gülümserken.

Yeniden gövdesine doğru savurduğu kılıca kendi kılıcı ile vurarak kurtuldu. "Ölümün benim elimden olacak avrat!" Hırsla yeniden savurmuştu kılıcını Amma Gonca kendini yana çektiğinden boşa çıkmıştı hamlesi. Gerektiğinden fazla yaklaşan elini bileğinden kavradığı gibi çevirmişti.

Bileği kırılmış olacak ki kulağına dolan çatırdı sesleriyle birlikte moğolun çığlığını duyması bir oldu. Kılıcı düştüğünde boğazından tutarak kaldırdı hemen görkemli meşeye yasladı. Kemerine sıkıştırdığı hançerini çektiği gibi boğazına dayadı.

"Öleceksin. İstersem acılar içinde kıvranarak , istersem saniyelik bir acıyla." Daha da bastırdı hançerini boğazına. "De  hele Moğol emirinin geçeçeği yolun güzergahı ner'dedir, kimdedir?" Temulin itinin gözlerindeki korku büyüdükçe büyüyor nefesleri sıklaşıyordu.

"B-bilmiyorum!" Hırsla sıktı dişlerini. Bir anda hançerini, boğazından çekip gözlerine doğrulttu. "Önce gözlerini oyar, sonra yalan söyleyen dilini keserim. Onlardan sonra ise keyfim hangi hâyanı kesmek isterse ondan başlar giderim." Yeniden boğazına dayadı hançerini. "Şimdi de hele ner'dedir kimdedir bu güzergah ?!" Kararsız bakışları yeniden gözlerini bulduğunda hırsla soludu.

"Belgütay komutan. İlhanlı kervansaraylarından olan şu dağın ardındaki kervansarayda dinlenir." Titreyen korku dolu sesi şevk verdi Gonca'ya.

"Tebamızın intikamını bir bir alacağım sizden, dökülen kanın sade ziyan olacak burda kurda kuşa yem olacaksın. Sen gibi Türk'ün sonu olmak isteyen herkes gördüğü son şey Türk'ün intikam ateşiyle yanan gözleri olacak." Öfkeyle sapladı hançerini boynuna. Pek yakın olduklarından kan yüzüne ve boynuna sıçramış iğrenmişti Gonca bu itin kanının tenine bulaştığından.

"NE OLUR ORADA ?!" Pek yabancı gelmeyen ses kendisine yaklaşırken hızla bıraktı temulin itini. Yere yığılan adamdan uzaklaşıp, sesin geldiği yöne baktığında gördüğü simayla çivilenmiş gibi kalakaldı olduğu yerde.

Alaaddin bey. Ne işi vardı burada aynı vazifeler verilmişti ikisine de.

Başlığını kafasına geçirdi Alaaddin yüzünü görmeden.

Pusatını kınına sokmadan ardına dönüp koşmaya başladı. "DURASIN HELE! DUR!" Alaaddinin kükremesiyle daha da hızlandı.

Gecenin kör karanlığında ay ışığından başka ışık olmayan ormanda koşuyor ardından gelen adama yakalanma korkusuyla kalbi hızla çarpıyordu.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin