28. bölüm

1.1K 58 12
                                    

Çekemezsen gülün nazını,
Ne dikene dokun ne gülü incit.
Cesaretin yoksa sahrada
Mecnun olmaya,
Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit...

-Âşık hüdai

                                  ⚔️

"Sevdana inanır, sana her konuda kefil olurum fakat..." Kederle iç çekmişti "Sen bana güvenmezken nasıl kabul edeyim seni, yeniden yüreğimi sana nasıl vereyim."

Sesi kulaklarında çınladığında gözlerini sımsıkı yummuş, başını yere eğmişti utançla. Nasıl kanıtlayacaktı ona kendisinden çok güvendiğini.

"Güvenmediğimden değil  Gonca'm." Boğazındaki yumruyla sustu mecbur. "Gaflete düştüğümden." Akan göz yaşlarından, titreyen sesinden utandı çokça. "Nasıl kanıtlayacağım ben sana bu gerçeği nasıl edeceğim?"

Gonca ve Yağız Ayazı uç pazara yerleştirmiş yeni şehre doğru yol almıştı ama at üstünde gözü karardığı zaman durmuştu mecburen. Sırtını bir ağaca yaslamış, biraz dinlenmek, soluklanmak istemişti ama Gonca'nın sözleri yüreğine ağır geldiğinden sığamamıştı bu koca ormana.

                                  ⚔️

"Ayaz'ım" Diyerek başına küçük bir buse bıraktı Gonca. Ayaz heyecanlanarak göğsüne yasladığı kafasını kaldırmış, heyecanla kıpırdanmıştı.

"Pek mi sevdim adını?" Şefkatle okşadı başını. "Ne yiğit bir balasın sen böyle? Adını bile kendin seçtin benim Yağız balam." Adını seviyor olmalı ki daha da fazla kıpırdanmış, kucağında çırpınmaya başlamıştı.

Hareket ederken eli sol koluna çarpmış Gonca'nın yüzü acıyla buruşmuştu. Ayaz acısını fark ettiğinde parmaklarını nazikçe yarasını üzerine koymuştu. "Uf!" Dedi birden hoşnutsuzca.

Gülümsedi Gonca burukça. "Uf ya. Acır canım çokça sol yanım hiç iyileşmez."
Ayaz anlamak ister gibi dikkatlice gözlerine bakmış, eğilip, öpmüştü bir anda yarasının üzerinden. "Oy kurban olurum sana." Sarıldı sıkıca Ayaz'a.

Gonca Ayazı kucağından indirip döşeğin soluna yatırdı, sonra kendisi de uzandı usulca yanına sırt üstü. Ayaz bebek kıpırdana kıpırdana yamacına varmış, kolunu gövdesine sarmaya çalışmıştı başını boynun girintisine yerleştirmişti yeniden.

Kokusunu soluduğu vakitler daha uzun süre, huzurla uyuyordu.

Ayaz bebeğin gözlerini Alâeddin'e benziyordu. Ona anlatırken ne kadar kendisine benzediğine dair yalanlar söylese de gözleri kapkara değil Alâeddin Bey'in gözleri gibi toprak rengindeydi. Islanmış toprak.

Alâeddin aklına geldiğinde kalbi hızlandı beklemediği bir şekilde. Uyumak üzere olan Ayaz bir vakit irkilmiş olsa dahi alışarak yeniden uykuya dalmıştı.

Bakışları.

Ona kederle içini dökerken Alâeddin ya utancından ya diyecek kelam bulamadığından susmuştu çokça.

Ama gözleri.

Gözleri bas bas bağırıyordu. 'Güvenirim!' Diyordu. 'Düştüğüm tuzak güvenmediğimden değil gaflete kapılmış olduğumdan!" Diyordu.

Düşünürken düşünürken Gonca da uyudu.

                                 ⚔️

"Pek güzelmiş bunlar. Ederi kaç açkedir?"
Kucağında kıpırdanıp duran, etrafı incelemek için çırpınan Ayaz'ı daha sıkı sarıp, beğendiği kumaşın ederini sordu zor bela.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin