32. bölüm

1K 47 17
                                    

Beni bu güzel havalaf mahvetti.
Tütüne bu havada alıştım.
Böyle havada âşık oldum.
Şiir yazma hastalığım,
Hep böyle havalarda nüksetti.
Beni böyle havalr mahvetti.

-Orhan Veli

                                ⚔️

Koşuyordu. Nereye koştuğunu, neden koştuğunu bilmeden.

Ciğerleri sanki  kor ateşe bulanmış gibi yanıyor, soluklanmak için aldığı her nefeste daha da boğuluyordu.

Tiz bir kadın çığlığı duydu. Ses hem tanıdık bir o kadar da yabancıydı. Ardından göğün delindiğini sanacak kadar kudretli bir gök gürültüsü doldurdu ormanı. Durdu adımları nedensizce.

Bu sık ağaçlı ormandan hem korkmuş fakat anlaşılması zor bir şekilde sevmişti de.

Kişi koktuğunu sever miydi, sevdiğinden korkar mıydı?

Cevapsız sorular zihnine bir bir düşerken aynı kişiden daha tiz bir çığlık daha duyuldu. Bir önceki çığlık onu düşüncelerden düşüncelere atarken bu çığlık sanki hareket etmesi için bir komut niteliğindeydi. Çünkü tanımıştı bu sefer sesin sahibini.

"Gonca." Fısıltısı ormanda yankılanmış gibi hissetmişti ama Alâeddin bile zor duymuştu kendi sesini.

Koştu çığla doğru. Sık ağaçların arasından sıyrılıyor, yüzünü çizen dallar kırılıyordu hızından.

Nihayet kan kokusunun daha da yoğunlaştığı, nefes seslerinin birbirine karıştığı o görklü meşenin yakınlarına geldiğinde yavaşladı. Temkinlice ardında olduğu ağaçtan kafasını uzattı izlemek amacıyla.

Gonca boylu boyunca o meşenin altında uzanıyor, karşısında dağ gibi duran duran adamın ellerinden kan damlıyordu. Sertçe yutkunmuş, yüreğine ağırdan ağırdan saplanan sancılara aldırış etmemeye çalıştı.

Gözlerini kısarak daha da dikkatli baktı kanlar içindeki sevdasına. Sol göğsünden akan kanın haddi hesabı yoktu. Bakışlarını Gonca'nın başında duran adama kaldırdı. Önce ellerine baktı.

Gonca'nın yüreği o adamın elleri arasına atıyordu. Yüreğindeki sancının ızdırabı daha da arttı.

Bakışlarını daha da yukarı kaldırdığında adamın yüzünü gördü. Gözlerinin gördükleriyle beraber yüreğindeki sancı öyle bir hal aldı ki ayakta duramadı Alâeddin. Sendeleyerek dibinde olduğu ağaçtan destek almak istedi ama kudreti ona bile yetmediğinden yavaşça çöktü o ağacaın yamacına.

Gonca'nın yüreğini ondan söküp alan kendisiydi.

Sonra ne oldu kesitiremedi o benim demeye utandığı adam Gonca'nın ismini haykırıp Gonca'yı kucakladığını gördü. Anlamayarak gözlerini kıstı. O adam deli gibi Gonca'nın yüreğini arıyor ama bulamıyordu. Zaten Gonca'nın da ruhu uçup gideli çok olmuştu hissetmişti Alâeddin.

Bir bir gözünün önüne düştü hatıradan saymaya utandığı anılar. Goncaya güvenmediği o an aklına düştüğünde utanç esir aldı ruhunu.

"SEN NE DERSİN? YA BEN CANIMDAN OLURDUM BASKIN HABERİNİ VERECEĞİM DEYU. O HABER İÇİN ÇAŞIDIMI ŞEHİT VERDİM DE BELKİ ZAN ALTINDA KALIRLAR DEYU DEMEYE ÇEKİNDİM" bağırışı kulaklarında çınladı.
Gonca öyle çok çırpınmıştı ki yanlışından dönmesi için amma nasıl perde indiyse gözlerine, bir türlü inanamamıştı sevdasına.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin