20. Bölüm

982 42 15
                                    

"Şu günler pek huysuzsun Âsi."Atını tımarlıyor bir yandan da konuşuyordu Gonca. "Anlamazım ne deyu böylesin ? Alışamadın desem ay olacak obaya geleli." Durup baktı gözlerine "Sevmedin mi burayı. Ben pek severim atam saydığım, anam saydığım kişiler korur kollar beni görmez misin ?" Devam etti tımarlamya.

"Hem geçen gece geç döndüğümüzde ne kadar endişelenmişler fark etmedin mi ? Biraz daha gelmesek bütün oba bizi aramaya çıkacaktı herhalde Artuk emmim pek özlemiş beni. Yedirilir , içirir yaralarıma özenle bakar obanın tabibi her gün yanıma gelir hal hatır sorar." Bıraktı tımarlamayı atının ön ayağını çevirip nalını çıkardı.

Kısa bir es verdi. Hoşnutsuz bir sesle devam etti. "Geçen yeni şehre gizlice girdiğimde Alaaddin beyi gördüm. Yanında efendize elçim hatun ile beraber bir tezgahın önünde keyifle sohbet ediyorlardı." Yeni nalı taktıktan sonra, diğer ayağına geçti.

"Beni ilgilendirmez tabii amma yanlış kişi o. Gerçeği ona gösterdiğimde yanlışı anlayacak vazgeçecek bu işten. Bir yanım derki bırak çürütsün ömrünü ona tuzak kuran kişiyle. Bir yanım da der ki göster ona gerçeği sonra sırra kadem bas ne yüzünü gör birdaha ne sesini duy." Gülümsedi hüzünle.

Konuşa konuşa bitirmişti atının bakımlarını. "Amma konuştuk ha Âsi ? Gideyim soğuk bir ayran içeyim" Ardına dönüp gitmek için hareketliğinde Balamir ağabeyini gördü.

Gülümsedi keyifle yanına vardı seke seke. "Ağabey ne deyu gelmedin yanıma ?" Balamir samimiyetle gülümsemiş , elinde ki testiyi kendisine uzatmıştı.

"Pek koyu bir sohbet ederdin atına bölmeyeyim dedim" testiyi aldı Gonca.
İçti soğuk suyu aylardır susuz kalmış gibi.

"Gonca..." Dedi Balamir bir şeyler demek ister ama çekinir gibi.

"Diyesin ağabey" dedi Gonca testiyi ona geri verirken.

"İki gün yok idin. Atın çamur içinde kalmış pusatın kan olmuş. Neler edersin sen gizli gizli." Öksürmeye başladı Gonca aceleyle. Su boğazında kalmış idi.

"Heç bir şey de kaçmaz gözünden ağabey" Dedi utana sıkıla.

"Diyesin hele" Diye diretti otağa doğru yürümeye başladıklarında.

"Vakti gelende cümle alem ile birlikte öğreneceksiniz ağabey şimdi ne kadar sorarsan sor cevabım olmayacaktır bilirsin, tanırsın beni." Dedi açıkça Gonca.

Derin bir iç çekti Balamir 'bilirim' der gibi.

Nihayet otağa vardıklarında müsade istediler girmek için. Onay verdiklerinde vakit kaybetmeden girdiler.

Artık bey ve Gülsüm hatunu hararetli bir konuşma içinde gördüler. Kendileri içeri girdikleri durmuşlardı amma bakışlarından anlıyordu ki önemli bir meseleydi.

"Artuk emmi hayır olsun inşallah nedir sizi böyle hiddetlendiren ?" Diye sordu Gonca çekinmeden.

"Pek mühim bir meseledir kızım vakti gelen de öğrenirsiniz inşallah" Artuk bey bu mühim haberin varlığını açıklarken pek te rahatsız değildi amma Gülsüm hatun pek hoşnutsuzdu. Ses etmedi Gonca daha da irdelemedi.

"Benim size diyeceklerim vardır dinleyin hele." Dedi dikkatlerini üzerinde toplamak için. "Gayrı bu misafirlik pek uzun oldu ben yarın şafak sökende uç pazara döneceğim" Yüzlerine baktı tek tek.

Balamir ağabeyinin şaşkın yüzünü gördüğünde gülümsedi mahçubiyetle.

Suallerini geçiştirdi kibarca. Sofraya oturduklarında herkes pek sessiz pek keyifsizdi. Bu keyifsizliğin sebebi kendi olduğunu hatırladığında iştahı kaçıyor ama ayıp olur diye yiyemeden de edemiyordu.

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin