25. bölüm

1K 43 10
                                    

Yalnızlığı Denemek

Gecenin ortasında ne işin var ?
Yıldızlara dokunma yanarsın.
Bak birazdan ay da batacak.
Karanlık bulaşmasın ellerine!
Tersine döner, yolunu bulamazsın.

İçi dışı uzay tozu yansımalar,
Sahimi yalan mı anlayamazsın.
Bir rüya gemisi iskele sancak,
Dokunup geçiyor hayallerine.
Ağlayasın gelir ağlayamazsın.

Sevmek insanın yüreği kadar küçükse,
Büyüğünü taşıyamazsın.
Yalnızlığı da dene oldu olacak!
Nasıl yankılanır derinden derine?
İyi midir kötü mü çıkaramazsın..

İnsan insanı kendisi tamamlar.
İçinde başka dışında başkasın.
Eksiksikliğin fazlana elbet bulaşacak!
Öbürü sığacak bunun derisine ,
Yoksa sabaha sağ çıkamazsın!

-Atilla İLHAN.

                                 ⚔️

Han'ın kapısı açılmış içeri Kayı alpı belli olan bir çok Alp girmişti. Yeniden Alaaddin'e baktığında dudaklarından sızan kanın daha da yoğunlaştığını gördü.

"Baysungur!" Kanlı pusatını kınına sokan Baysungurun bakışları kendisi ve kollarındaki kan revan içindeki Alaaddini gördüğünde dumura uğramış gibi kalakalmıştı yerinde.

"Kan durmaz Baysungur! Kan kusar yarası fena halde ağırdır. Yarası yüreğindedir." Kendisini duyduğundan şüpheli olduğu adama nefes nefese yaptığı açıklamalar ile Baysungur sanki kendine gelmiş gibi hızla yanlarına vardı.

"Şehzadem! Şehzadem beni işitir misiniz ? Açın gözlerinizi!" Alaaddin'in başını kavrarken bir yandan da ona sesleniyordu Baysungur.

Alaaddin boğuluyormuş gibi boğuk, boğuk sesler çıkarmaya başladığında hemen yan çevirdi Gonca onu. "Boğulur kan kusar, kendi kanında boğulur!"

Öksürerek ağzındaki kanı kusan Alaaddini sırt üstü çevirdi Gonca yeniden. Bir hamle daha yapmasına fırsat kalkmadan Baysungur ve ne zaman geldiğini fark etmediği Konur, adamı kucakladığı gibi üst kattaki odalardan birine taşımaya başladılar.

Ardından bakakaldı Gonca. Elleri onun kanına bulanmış kaftanı onun kanıyla kirlenmişti. Ellerine baktı, kaftanına sonra etrafındaki cesetlerde gezdirdi gözlerini birbir. Derin derin nefesler alıyordu sanki bu koca Hân'a sığamıyormuş gibi.

Gülüşü düştü aklına, tebessümü ile kısılan toprak gözleri, dokunuşu, kıyamayışı, öfkesi, endişesi. Tek sorun her bir hatırasının renksiz, cansız olmasıydı.

Sevdası giderse, ne kalırdı kendisine sonsuz bir ızdıraptan başka ?

İzin veremezdi, o ölürse kendisi yaşayabilir miydi ?

Ayağa kalktı sendeleyerek, ne zaman buğlandığını hatırlamadığı bakışlarıyla seçemedi hiç bir şeyi.

Düşeceğini sezdiğinde hemen tutundu yanındaki masalardan birine. Yeniden etrafına bakındığında daha netti her şey. Bir leğen İçinde kaynar su taşıyan bir Kayı Alpı merdivenleri çıkmaya başladığında anladı ki Alaaddineydi bu su. Hemen ardından gitti Gonca.

Alp koridorun sonunda bir odadan içeri girdiğinde saniyelik olsa da bir yatağa yatırılmış Alaaddini gördü.

Kapıya vardığında içeri girdi anında.

"Yarası yüreğindedir!" Diyerek yatağın yamacına varmış Alaaddinin deri zırhının iplerini çözmeye başlamıştı.

"Yarası yüreğinde değil omzundadır Gonca hatun" İpleri çözen elleri durdu hemen, şaşkınca döndü Baysungur'a

ALGON Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin